3 Mayıs 2019
Sayı: KB 2019/18

Sınıfa karşı sınıf mücadelesini büyütelim!
İran’a yaptırım, gerici koalisyonun krizini derinleştiriyor
Seçim hazımsızlığı ve düzen krizi
Baskı ve terör dışında bir çıkış yolu bulamıyorlar!
‘Sınıfa Karşı Sınıf Kurultayı’ gerçekleşti
Ankara’da polis operasyonuna karşın 1 Mayıs kararlılığı
Kocaeli’de 1 Mayıs
Kocaeli 1 Mayıs’ından izlenimler…
İşçi ve emekçiler 1 Mayıs alanlarında buluştu
Binlerce işçi İstanbul 1 Mayıs’ında buluştu
İzmir’de kitlesel 1 Mayıs
Türkiye’nin dört bir yanında 1 Mayıs
Kürdistan’da 1 Mayıslar
Dünyanın dört bir yanında kitlesel-coşkulu 1 Mayıs
Paris’te kitlesel, militan 1 Mayıs
Almanya’da 1 Mayıs
İsviçre’de 1 Mayıs eylemleri
Sri Lanka’da katliam ve perde arkası
Emperyalizmin “insan hakları” maskesi: Af Örgütü
Denizler’in yükselttiği bayrak, komünistlerin ellerinde!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

1 Mayıs’tan geleceğe…

Sınıfa karşı sınıf mücadelesini büyütelim!

 

2019 1 Mayısı tüm dünyada ve Türkiye’de yaygın, kitlesel, coşkulu kutlamalara sahne oldu. Türkiye’de olduğu gibi pek çok ülkede de işçi sınıfının katılımındaki nispi artış dikkat çekti. Dünya kapitalizminin 2008 sarsıntısıyla birlikte gemi azıya alan ekonomik sosyal saldırılarına ve dayattığı yıkıma tepki, ortak payda olarak öne çıktı.

İşçi sınıfı, emekçi kitleler, gençlik ve kadınlar, düzenin çok yönlü saldırılarına karşı hem göz dikilmiş haklarını koruyacaklarını beyan edip kaybedilmiş haklarıyla ilgili talepler ileri sürdüler, hem de kapitalizmin çok yönlü saldırgan politikalarına öfkelerini haykırdılar.

Türkiye’de 67 ilde düzenlendiği açıklanan 1 Mayıs kutlamalarında dikkat çeken gelişmelerden biri, işçilerin ve kamu emekçilerinin katılımında önceki yıllara oranla yaşanan nispi artıştı. Yanı sıra bir miktar kitlesellik yakalayan sendika kortejlerinden, hak gaspları, işten atma, enflasyon karşısında hızla eriyen düşük ücretler, çalışma yükünün ağırlaşması, iş cinayetlerinin çoğalması vb. gibi kalemlerden oluşan krizin büyümekte olan faturasına karşı kararlı bir tepki yansıdı. AKP iktidarını uyaran, talepleri içeren, mevzileri korumayı yansıtan sloganlar coşkuyla atıldı.

Elbette katılımdaki bu artış, geçtiğimiz yaz ortasından bugüne uzanan kriz koşulları, işsizlik rakamlarının rekor kırması, enflasyonla birlikte yaygınlaşan yoksullaşma düşünüldüğünde, sınırlı bir düzeydeydi. Fakat sağlıklı bir değerlendirme için, 1 Mayıs tatilini genelde gasp eden özel sektör sermayesinin yarattığı engelleme ile sendikal bürokrasinin 1 Mayıs hazırlık pratiğinin hesaba katılması gerekir. Olduğu kadarıyla kitlesellik ve coşkulu atmosfer, sendika bürokrasisi 1 Mayıs hazırlıkları planında neredeyse kılını kıpırdatmadığı halde ortaya çıktı.

Sınıfın en temel gündemi, Ekonomi Bakanı damat Albayrak’ın Yeni Ekonomi Programı’nda fona dönüştürme yoluyla gasp edileceğini ilan ettiği kıdem tazminatı idi. Sendika kortejlerinde ayrıca kriz bahanesiyle tırmandırılan işsizlik, olağan bir hale dönüşen yoksulluk, zorunlu BES ve vergi yükünün ağırlaştırılmasına tepkiler ön plandaydı. Yıkım programı üzerinden damadı hedef alan sloganların sıkça atılması, işçilerin dolaylı da olsa AKP iktidarını hedef aldıklarının bir göstergesiydi. Nitekim, iktidar yandaşı olanlar da dahil sendika bürokrasisi, krizin yıkımının ve YEP’in sınıf kitlelerinde yarattığı etki nedeniyle, temelde kıdem tazminatı üzerinden hamaset yaptı.

İşçi ve emekçi kitlelerden yansıyan bu tablo, önümüzde sınıf hareketinin üzerindeki ölü toprağı silkelemeye elverişli bir dönemin uzanıyor olduğunun bir başlangıç işareti sayılmalıdır.

Genelde sol hareketin katılımı ve kortejlerinden yansıyan coşku ve moral, 1 Mayıs’ın bir diğer önemli verisidir. Sol hareketin bu tablosunda şüphesiz AKP zorbalığının yerel seçimlerdeki moral yenilgisinin önemli bir payı var. Öte yandan AKP-Tayyip Erdoğan despotizminin son birkaç yıldır dayattığı ağır koşulların toplumsal mücadele dinamiklerinde yarattığı öfke birikiminin kriz koşullarında hızla mayalandığı da bir gerçektir. 24 Haziran seçimleri aynasında yerel seçim sonuçlarına bakıldığında, Cumhur İttifakı kodlu gerici faşist koalisyonun yenilgisinin esas kaynağının bu olduğu rahatlıkla görülecektir. İki seçim arasında değişim taktik ustalıklarda değil, ekonomik-sosyal koşullarda yaşandı. Genel seçimlerin hemen ardından patlak verip bugüne kadar işçi ve emekçilerin yaşamını cehenneme çeviren kriz, solun yüzünü dönmesi gereken ana tema durumundadır. 1 Mayıs’ta sınıf kortejlerinden atan nabız ise çalışmaların ve enerjinin odaklanması gereken başlıca toplumsal kuvvete işaret etmektedir.

Tüm kortejlerde gençliğin ve kadınların yoğun katılımı 1 Mayıs’ın şaşırtıcı olmayan bir öteki olgusudur. AKP’nin işbaşına geldiği 2002 yılından bugüne denebilir ki, zorbalığın ve karanlığın en ağırına kadınlar ve gençlik katlanmak zorunda kaldı. 17 yıl içinde salt eğitimin içi boşaltılıp yerlerde sürünür hale getirilmesiyle yetinilmedi. Ya da eğitimin her kademede paralı hale dönüştürülmesiyle kalınmadı. Üniversiteler ve diğer okullar, faşist baskı ve terörün, gerici-faşist örgütlenmelerin boğucu kuşatmasıyla teslim alınmaya, dinamizmi ve enerjisiyle toplumlarda özel bir yeri olan gençlik kitleleri nefessiz bırakılmaya çalışıldı. Ne var ki gençlik AKP zorbalığına ve karanlığına teslim olmadığını, olmayacağını tekrar tekrar gösterdi. Son 1 Mayıs bunun yeni bir teyidi oldu.

Öte yandan, 17 yıl boyunca işçi ve emekçi kadınlara Ortaçağ karanlığıyla hücum edildi. Taciz, tecavüz, şiddet, çocuk yaşta evlendirme, kadın cinayetleri akıl almaz boyutlara ulaştı. Kadınlarda günden güne büyüyen tepki ve öfke neredeyse her 8 Mart’ta, toplumun vicdanında derin yaralar açan her şiddet-taciz-cinayet olayında AKP zulmünün diş geçiremeyeceği şekilde sokaklara taştı. Dolayısıyla 1 Mayıslar’da işçi ve emekçi kadınların bir kez daha ön saflarda olmaları şaşırtıcı değildi.

Son yıllar üzerinden bakıldığında, 2019 1 Mayıs’ının ayırt edici gelişmesi ise, Kürt illerinde yaygın ve kitlesel kutlamalar ile batı kentlerindeki gösterilere Kürt halkının yoğun katılımı oldu. Çok sayıda belediyede kayyım zorbalığına son verilmesinin morali ve yıllardır tekrar tekrar aldatmaca-oyalama amaçlı mizansenleri izleyen ağır saldırı, yıkım ve katliamların öfkesi gösterilere yansıdı. Temel gündem ise 170’li günleri aşan açlık grevi eylemleri idi. Genel olarak 1 Mayıs mitinglerinde açlık grevlerine dair sergilenen duyarlılık, halkların kardeşlik bağlarını güçlendiren, Kürt halkının yüzünü dönmesi gereken asıl çözüm güçlerine işaret eden bir tablo oluşturdu.

***

Tüm bunlar üzerinden 2019 1 Mayısı’nın sınıf hareketinin kazanım hanesine yazıldığını tereddüt etmeden söyleyebiliriz.

Düzenin içeride ağır bir ekonomik krizin yanı sıra siyasal, kültürel, moral çöküntü içinde debelendiği, dış politikadaki açmazların ve iflasların sermayenin demir yumruğu olmaya soyunanları yerlerde süründürdüğü bir dönemdeyiz. İşçi sınıfı, emekçiler, kadınlar, gençler ve Kürt emekçileri öfke soluduklarını, birliğe, dayanışmaya, mücadeleye her zamankinden daha açık olduklarını tüm ülke sathında bir kez daha sergilemiş oldular. Dönemin olanaklarını ve potansiyellerini, “Sınıfa karşı sınıf!” ekseninde devrimci bir sınıf hareketini geliştirme doğrultusunda layıkıyla değerlendirme sorumluluğu ise en başta biz komünistlere düşüyor.