5 Temmuz 2019
Sayı: KB 2019/25

İşçi ve emekçilere kazandıracak olan sınıf mücadelesidir!
Saray rejimi G-20 Zirvesi’nde silah tekellerine teslim oldu
İlerici-devrimci güçlere yönelik saldırganlık devam ediyor
Haziran ayı işçi hakları ihlalleri raporu
TÜPRAŞ sözleşmesinde sermayedarın ve onun uşağı YHK’nın kararını tanımayalım!
TÜPRAŞ’taki sözleşme süreci üzerine
Türk Metal Genel Kurulu’ndan yansıyanlar
Bir direniş daha sendikal bürokrasiye takıldı!
“Sağlık emekçileri sorunlarına sahip çıkmalı, mücadele etmeli!”
“Migros’un bütün iştiraklerini eylem alanı ilan ettik!”
Bir dönemin sol aydın kuşağı üzerine - H. Fırat
G20’deki gelecek tasviri ya da kapitalizmin acizliği!
Almanya’daki MİT faaliyetleri
Almanya’da yeniden tutuklanan TKP/ML tutsakları için ortak açıklama
Paris’te iş intiharlarına karşı mücadele paneli
BM raporunun yansıttığı dünyada kadın gerçekliği
Sermayenin ucuz işgücü: Çıraklık
Çorlu tren katliamı davası: Mahkeme heyeti çekildi
Sivas’ta katledilenler eylem ve etkinliklerle anıldı
Ölümünün 26. yılında Rıfat Ilgaz’ı saygıyla anıyoruz...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kamuda TİS süreci başlıyor…

“Sağlık emekçileri sorunlarına sahip çıkmalı, mücadele etmeli!”

 

Kamu emekçilerini ilgilendiren toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmeleri Ağustos ayında başlayacak. Konfederasyonlar bazında TİS sürecine dair çalışmalar sürüyor. KESK’e bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) işyerlerine kurduğu sandıklarla sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin sorunlarını ve taleplerini tespit etmek için bir buçuk aylık bir çalışma yürüttü.

İstanbul’da bu çalışmayı yürütenlerden SES Şişli Şube Eşbaşkanı Ferdane Çakır Doğan ile sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin sorunlarını ve TİS’ten beklentilerini konuştuk.

“TİS taleplerini sağlık emekçileriyle birlikte belirlemeye çalıştık”

SES olarak 15 Mayıs’ta bir kampanya başlattıklarını belirten Doğan, kendi sendikalarına üye olsun ya da olmasın TİS taleplerini sağlık emekçileriyle birlikte belirlemek için böyle bir çalışma yürüttüklerini belirterek, “Hazırladığımız formlarda bunu 3 ayrı başlıkta topladık. Türkiye’deki bütün sağlık çalışanlarına iletmeye çalıştık” dedi.

“Mali haklar, sosyal haklar ve çalışma koşullarına ilişkin talepler” üzerinden yürüttükleri çalışmanın Haziran sonu ile bitirildiğini söyleyen Doğan, “Yaptığımız anketlerde ve çalışmada elde ettiğimiz sonuçlar bize aslında sağlık çalışanlarının taleplerinin sınırsız olduğunu gösterdi. Çünkü çalışma şartlarımız gerçekten çok ağır” ifadelerini kulandı.

Yoksulluk sınırını baz alarak en düşük devlet memurunun maaşının 7 bin 500 TL olmasını istediklerini vurgulayan Doğan, fiili hizmet zammının olması, 3600 ek gösterge, performansın kaldırılması, emekliliğe yansıtılan bir ücretin temel ücretle verilmesi, sağlıkta şiddetin son bulması taleplerinin öne çıkan başlıklar olduğunu belirtti. Giyim kuşam yardımının ödenmesini, mesai saatlerinin yeniden düzenlenmesini, çalışanlar arasında adaletin sağlanmasını da istediklerini belirtti.

Sağlıkta şiddetin geldiği boyuta Özellikle son 10 yıldır sağlıkta şiddet yüzde 60 arttı. Her gün acil servislerden şiddet haberleri geliyor. Bunun son bulması gerekiyor” sözleriyle dikkat çeken Doğan, sağlık çalışanlarının ayrıca idareciler tarafından çok ciddi mobbinge maruz kaldıklarını vurguladı.

Kreş sorunu konusunda, “Sağlık Bakanlığı’na bağlı birimlerde kreşler kapatılıyor. Yeni yapılan hastanelerin bina sözleşmelerinde kreş yeri gösterilmiyor” diyen Doğan, sosyal tesislerdeki durumu ise şöyle özetledi: “Eskiden bakanlığa bağlı sosyal tesisler vardı. Çalışanların daha cüzi fiyatlarla tatil yapabiliyordu. Bunların yeniden açılmasını talep ediyoruz.”

“Önümüzdeki yıllarda iş güvencemiz tamamen rafa kaldırılacak!”

‘Sağlıkta dönüşüm’ süreciyle birlikte sorunlarının arttığını dile getiren Doğan, iş güvencesi ve statü farklarına ilişkin şu bilgileri paylaştı:

İş güvencemiz 2004-2005’ten bu yana ortadan kaldırılmaya başlandı. Şu anda sağlık işkolunda o kadar çok istihdam biçimi var ki; 4A, 4C, 4B, 4+2 seçim yatırımı olarak şimdi 4+2’ler 3+1 oldu. Taşeron zaten var.

Hastanelerde hizmet alımı yapılıyor artık. Görüntüleme, yemekhane bazı yerlerde sterilizasyon hizmet alımıyla çalışıyor. Dolayısıyla iş güvencesi artık yok denecek kadar az. Yani 4A dediğimiz kadrolu personel sayısı git gide azalıyor. Onun yerine her yıl KPSS ile eğer ‘güvenlik soruşturması’ndan geçebilirse 4 yıllık sözleşme, yıllık sözleşmelerle sağlık personeli alınıyor.

Şu an büyük çoğunluk 3600 ek göstergeyi bekliyor. Kadrolular emekli olduktan sonra kadrolu diye bir şey kalmayacak. Biz buna dur diyemezsek sendikalarla, çalışanlarla birlikte olup taleplerimizi gerçekten dile getirip bu haklarımızı alamazsak önümüzdeki yıllarda iş güvencemiz tamamen rafa kaldırılacak.”

“Aynı okullardan mezunuz, aynı işi yapıyoruz ama statü farklı”

Doğan, aynı işi yapmalarına karşın sağlık çalışanlarının farklı isim ve koşullar altında istihdam edilmesine ilişkin sorunları hakkında ise şunları söyledi:

Aynı işi yapan bir klinikte çalışan 4 hemşireyi düşünün. Bir tanesi 4A’lı kadrolu, bir tanesi 4C’li bir tanesi 4B’li diğeri de 4+2’li diyelim. Yani hepsinin farklı farklı istihdam biçimleri var. Burada en şanslı olan göreceli kadrolu olanlar.

4+2’ler normal tayin isteyemiyor. 4 yıl olarak sonra kadroya geçiyor ve 2 yıl daha, toplam 6 yıl orada çalışmak zorunda.

Kadrolar dışındaki diğer istihdam biçimindekilerin yeşil pasaport alma hakkı yok.

Aynı okullardan mezunuz aynı işi yapıyoruz ama statü farklılıkları var. Biz bu statü farklılıklarının giderilmesini istiyoruz. Bu da güvenceli iş oluyor. Onların da kadroya alınmasını, hepimizin tek çatı altında tek kadroyla istihdam edilmesini istiyoruz.”

“Memur Sen iktidarın arka bahçesi olmanın imkanlarını kullanıyor”

Doğan, AKP ile birlikte iyice palazlanan ve kamuda yetkili sendika durumuna gelen Memur Sen konfederasyonu ve ona bağlı Sağlık Sen sendikasının emekçilerin sorunlarına yaklaşımları ve TİS tutumları hakkında da şunları dile getirdi:

Memur Sen’in bugüne kadar işyerlerinde yaptığı hiçbir açıklaması yok. Sadece iktidarın arka bahçesi olma imkanını kullanarak kağıt üzerinde üyelikler yapılıyor. Sağlık işkolunda bugün hatırı sayılır bir yere gelmek istiyorsanız bunun altın anahtarı var; o da Sağlık Sen’e üye olmak. Sağlık Sen üyeleri masabaşı veya stresi daha az yerlerde görevlendiriyorlar.

Memur Sen bütün taleplerimizde aslında şu an mevcut koşullardan bir tık geri götürüyor.

3+2’yi seçim öncesi hükümet verdi ama iş güvencesini güvence altına alan bir adım atılmadı.

Gerçekten emekçileri, sağlık emekçilerinin haklarına sahip çıkan sendikaları marjinalleştirip, köşeye sıkıştırarak, dolayısıyla sahadan yok olmaları için ‘90’lı yıllarda hükümetin eliyle kurulmuş bir sendika.”

Kendilerinin en ufak bir hak alma eylemine saldıran iktidarın bu sendikaları meşrulaştırmak için ise her şeyi yaptığını söyleyen Doğan, Erdoğan’ın İBB seçimleri sürecinde yaptığı “Arkanızda kapı gibi Memur-Sen camiası var” açıklaması ile yandaş sendikayı meşrulaştırmasını teşhir etti.

Sağlık emekçileri 3600 ek gösterge, fiili hizmet zammı, kreş istiyor

Kurdukları sandıklarda sağlık emekçilerinin yazdığı sorun ve taleplerin sendika olarak dile getirdikleri taleplerden çok da farklı olmadığını belirten Doğan, sağlık emekçilerinin 3600 ek gösterge talebi ile birlikte 24 saat çalıştıkları için fiili hizmet zammı istediklerini söyledi.

Giyim kuşam yardımının yanı sıra işyerlerinde kreş olmasını istediklerini söyleyerek, çoğu işyerinde kreş olmadığını, olanların ise neredeyse dışarıdakilerle aynı ücreti istediğini belirtti.

Doğan, ayrıca İstanbul’da sağlık emekçilerinin indirimli akbil talebi olduğunu belirterek, “daha önce de başvuru yaptık sonuç alamadık, bu sene de başvurumuz olacak” dedi.

Sağlıkta şiddet sorununun çözülmesinin de emekçilerin önemli bir talebi olduğunu ve bu konuda caydırıcı yaptırımlar olmasının istendiğini söyleyen Doğan, çalışma koşulları nedeniyle sağlık emekçilerinin karşı karşıya kaldığı tükenmişlik sendromuna değinerek şöyle konuştu:

Tükenmişlik sendromu, iş yoğunluğundan kaynaklanıyor. Sağlıkta şiddete doğru gidiyor. Bu sorunu ortadan kaldırmak için yeterli personel alınması, çalışma sürelerinin kısalması gerekir. Tükenmişlik aynı zamanda idarecilerin mobbingine de bağlı. Biz bir talep iletince idareciler tarafından cezalandırılıyoruz.”

Doğan ayrıca emekçilerin idarecilerden liyakat ve eşitlik istediklerini de belirtti.

Dile getirdikleri bu talepler ışığında masaya oturulması gerektiğini söyleyen Doğan, son olarak şu çağrıyı yaptı: “Bütün sağlık emekçilerinin gerçekten yaşadığı sorunlara sahip çıkmasını, kendi talepleri, gelecekleri, çocukları için mücadele etmelerini istiyoruz.”

Kızıl Bayrak / İstanbul