ARSIVANA SAYFA
 
14 Ekim '00
SAYI: 38
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Zafere kadar devrim!
“İşgüvencesi” aldatmacası üzerinden sergilenen orta oyunu
“İşgüvencesi”: Sinsi bir saldırı manevrası
“Kurtlar sofrası”nda muhabbet
ESK ihanetine geçit vermeyelim!
Belediye işçilerinin direnişi sürüyor
İşçi hareketinden kısa haberler
2000 Yılı Küresel Kadın Yürüyüşü
Ankara’da kadın mitingi
Teslimiyet platformunun geldiği yer
ABD’nin Ermeni soykırım kararı ve Kafkasya’da kirli oyunlar
Sinekten yağ çıkarma politikası
Ermeni sorunu ve Osmanlı mirası
Tarımda ücretli işgücü ve pamuk işçileri
Gençliğin örgütlü mücadeleyle buluşmasından duyulan korku
Dünya çocukları ve kapitalist barbarlık
Katliamcılardan hesap soralım!
Cezaevlerinde gerginlik tırmandırılıyor!
Onlara dair gecikmiş sözler
Partinin sınıf düşmanları karşısında yıkılmaz kalabilmesi için
Yunanistan’da gene grev
Bidon (öykü)
Parti, dava ve “küçük-burjuva yiğidi”
Mücadele Postası...
 
Tüm yazılar



 
 
Genel-İş’in örgütlü olduğu Küçükçekmece Belediyesi Park-Bahçeler ve Temizlik bölümlerinde temsilcilik seçimleri yapıldı. Seçimleri üzerine temsilcilerle konuştuk.

“İşyeri komiteleri kurarak, tabanı mücadeleye katarak, çok şey yapabiliriz”


Temizlik bölümü:

- Seçim öncesi nasıl bir çalışma yaptınız?

Orhan: Öyle ahım şahım bir çalışma yürütmedik. Ama dilimizin döndüğü kadar varolan sorunları ortaya koyduk. Dönemin zor bir dönem olduğunu, İMF’nin dayattığı politikaların, hak gasplarının olduğunu söyledik. En çok bunlar üzerinde durduk. Fazla kısır çekişmelere girmedik toplantılarda. İşçi sınıfının şu anki durumunu anlattık. Oylarını gerçekten çalışma yapacak arkadaşlardan yana kullanmaları gerektiğini vurguladık.

Zeynel: Ben kaç dönemdir temsilcilik yapıyorum. Arkadaşların sorunlarıyla ilgilendik, güven verdik, onlar oylarını buna göre kullandılar, sorunlarını çok iyi anlattığımız, ikna ettiğimiz için değil. İşçiler, oylarını politik tercihler üzerinden verecek kadar ileri değil.

- Yeni dönemde neler hedefliyorsunuz? İçeride kalan paralarınız var, esnek üretim, düşük ücret politikası, özelleştirme, sendikasızlaştırma vb. sınıfa yönelik bir yığın saldırı var. Bunlara karşı neler yapacaksınız?

Orhan: Elimizden gelen herşeyi yapacağız. Küçükçekmece işçisinin geçmişteki mücadeleci kimliğini yeniden açığa çıkaracağız. Burada öncülük çok önemli. Geçmiş dönemde iyi bir öncülük yapıldığı ve kararlı bir tutum alındığı için hiçbir eyleme katılmayan arkadaşlarımız en militan eylemlere katıldılar. Polis copuna karşı koydular. Bu, öncülüğün önemini gösteriyor. Önümüze programlı bir çalışma koyup işyeri komiteleri kurarak, tabanı mücadeleye katarak, çok şey yapabiliriz.

Zeynel: Sendikamız bu konuda çok eksik. Programlı bir çalışma yok. Birey ne kadar sorumlu olursa olsun, tek başına bir şey ifade etmez. Telefon açıyorlar, eylem var, toplayabildiğiniz kadar adam toplayıp gelin, diyorlar. Bu böyle yürümez, programlı bir çalışma gerekir. Biz bunu talep ettik. Temsilciler kurulu periyodik olarak toplanıyor. Toplantıya gelen arkadaşlar kafasına göre çıkıp gidiyor. Bu böyle olmamalı. Disiplinli bir çalışma gerekiyor. Ayrıca yönetimle iyi bir şekilde çalışmamız gerekiyor.

Park-Bahçeler bölümü:

- Seçimlerden önceki çalışmaların yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? 3 tane liste vardı, birbirlerine alternatif olarak ne koyuyorlar?

Memiş: Bu müdürlükte 60 işçi çalışıyor, 40’ı burada çalışıyor. Bunlar en az on yıllık işçiler ve birbirlerini tanıyorlar. Kimi seçeceklerini biliyorlar. Öyle kafa kol ilişkisi üzerinden yürümüyor. Biz geçmiş dönemde de temsilcilik yaptık. Yanlış davranmış ve sorunlarıyla ilgilenmemiş olsaydık, bu insanlar bizi seçmez, gerekli dersi verirlerdi. Ama 40 kişilik bir yerde yarısından çok kişi oy veriyorsa; “bu insanlar sınıf mücadelesinde ufkumuzu açar, bizim her türlü sorunumuzla ilgilenir” düşüncesi hakim olmuştur.

-Özelleştirmeler gündemde, mevcut haklara yönelik saldırılar var, içeride kalan paralarınız var. Bu sorunlara karşı nasıl bir yol izleyeceksiniz?

Salih: Yaklaşık dokuz ay geçmesine rağmen hiçbir ödeme yapılmadı. Enflasyon %60, insanlar gerçekten zor durumda, alım gücü bitmiş. İşverenle diyalogdan hiçbir sonuç alamadık. Görüşmelerin sonuç vermediği koşullarda birtakım ses getirici eylemler yapılacaktır. Basın açıklaması, iş yavaşlatma ve sonra daha radikal biçimler kazanacaktır eylemlerimiz.

Özelleştirme sadece bizim değil, bütün ülkenin sorunu. Biz tek başına özelleştirmeyi durduracak ne güce, ne de kapasiteye sahibiz. Toplumsal muhalefet yayılmadığı sürece önüne geçilecek bir sorun değil özelleştirme. Ezilen bütün katmanlar buna karşı mücadele ederse, bu sorun çözülür. Yeri geldiğinde bu meseleleri tartışıyor, özelleştirme saldırısını teşhir ediyor zararlarını anlatıyoruz. 10 milyon insan bu ülkenin kaymağını yiyor, 50 milyon insan eziliyor, horlanıyorsa, buna rağmen tepki göstermiyorsa, bu,bu toplumun hatası ve ayıbıdır.

Kızıl Bayrak/Esenyurt





Belediye işçilerinin direnişi sürüyor


İstanbul belediyesi işçileri alanlara çıkmaya devam ediyor. Medyanın ve belediye başkanlarının bir çok oyununa rağmen, eylemlerini sürdürüyorlar ve yeni eylemlere hazırlanıyorlar.

İşçiler son olarak 7 Ekim’de her zamanki gibi Büyükşehir Belediyesi önünde toplanarak bir basın açıklaması yaptılar ve taleplerini dile getirdiler. Eyleme belediye işçileri güçlerinin çok çok altında katılım gösterdiler. Bin işçinin katıldığı eylemde konuşan sendika başkanları ve işçiler, belediyenin dayattığı sefalet ücretlerine hiç bir şekilde evet demiyeceklerini bir kez daha dile getirdiler. 3 No’lu şube başkanı konuşmasında, Gürtuna’nın büyük baskı altında olduğunu kendilerine ifade etmiş olması nedeniyle, bu baskının kimler tarafından yapıldığının açıklanmasını istedi. Gürtuna’yı Taksim’den sonra Avrasya Maratonu’nda da rezil etmek için çalışmalara başlandığı söylendi. “Ya maraton ya sözleşme sloganı” atıldı. Ancak ne grev ertelemesine, ne kayyuma ve ne de diğer ekonomik taleplere değinilmedi.

Kızıl Bayrak/İstanbul





Avcılar Belediyesi’nde son durum


Sermayenin ardı arkası kesilmeyen saldırıları sürüyor. Sendikalar ise, tabanın sessizliğinden de yararlanarak tepkisiz, uzlaşmacı bir tutum göstermekte bir sakınca görmüyorlar. En fazla, zaman zaman yaptıkları cılız eylemliliklerle hava boşaltmaya çalışıyor, “ne yapalım, elimizden geleni yapıyoruz” yüzsüzlüğü içinde hareket ediyorlar.

Belediye-İş 2 No’lu Şube’ye bağlı Avcılar işçilerinin “sendika bizi gözden çıkarmış durumda” söylemi bir gerçekliği gözler önüne sermektedir. Sözleşme sırasında şube başkanının işçilere “Siz isteseniz de ben %20’ye imza atmam” demesinin hemen ardından, işçilerin bile haberi olmadan kapalı kapılar ardında sözleşme %20’yle imzalandı.

Tabii ki bu sadece sonuç. Ardından hiçbir toplantı ya da durum değerlendirmesi yapılmadı. Ve işçiler, hala sendikacıların yüzlerini bile görmüş değiller. Bu arada temsilcilik seçimleri de yapılmış değil, ortada işçi temsilcisi bile yok. Yol parası yatırılmıyor ve son olarak da kayyumun gelmiş olmasından hiçbir işçinin haberi yok.

Elbette bu tablodan işçiler rahatsız olmaktadır. Fakat bu rahatsızlığı sendika yönetimine basınç uygulamak ve hesap sormak doğrultusunda kullanmak gerekir. İşçilerin halihazırda yapmadığı bu. Bu sorunlar farklı bir sendikaya gitmekle de çözülemez. Halen sendikanın yerini bilmeyen, hiç gitmemiş işçilerin çok sayıda olması, bir bakıma sendikayı ne kadar sahiplendiklerini de gösteriyor.

Mesele ortada. Yıllardır emeğimizle yarattığımız değerler ve örgütlülüğümüz bugün gerek zenginler tarafından, gerekse sendika ağaları tarafından yokedilmeye çalışılıyor. Biz üretenler ya bunları kabul edip hem kendimize hem çocuklarımıza karanlık bir gelecek bırakacağız, ya da geleceğimize sahip çıkıp mücadele yolunu seçerek, meşru haklarımızı arayıp yarınlara güvenle bakacağız.

Kızıl Bayrak/Esenyurt