Amerikan emperyalizmi Iraka karşı savaşta kararlı...
Silah denetçileri ve emperyalist savaş hazırlığı Olağan koşullarda hiçbir devletin kabul edemeyeceği dayatmalar içeren BM kararlarına boyun eğen Irak, silah denetçilerini ağırlamaya başladı. Hans Blix başkanlığındaki denetçilerin ilk kafilesi Bağdatta işbaşı yaptı. Ancak silah denetiminin başlaması, kimilerinin iddia ettiği gibi savaşı engelleyebilecek bir adım değil. Tersine, ABD emperyalizmi ya denetimin engellendiğini iddia edecek, ya da denetimi fiilen sabote edip Iraka saldırmanın bir gerekçesine çevirecek. Savaşa endeksli hazırlık devam ediyor Haydut başı Bush ve ekibi tarafından devam eden hazırlıklar, peş peşe yapılan saldırgan açıklamalar, tamamıyla savaşa endeksli. Silah denetçilerinin Iraka gitmesiyle fazla ilgilenmeyen ABD yönetimi her halükârda saldıracağını tekrarlayıp duruyor. Bu konudaki en yalın açıklamayı bizzat Bushun sözcülerinden Richard Perle yaptı. Perle, BM denetçileri Irakta silah bulmasa dahi saldıracağız. BM denetçilerinin başkanı Hans Blixin Irak için temiz raporu vermesi bizi engelleyemez, şeklinde ifadeler kullanma küstahlığında bulundu. On yılı aşkın bir süredir devam eden ABD-İngiliz savaş uçaklarının Iraka yönelik hava akınları, silah denetçilerinin Iraka ayak basmasından sonra hız kazandı. Irakı bombalayan uçaklara karşılık vermek ise, ABD savaş kundakçılarına göre BM kararlarının ihlali, silah denetiminin engellenmesi anlamına gelecek ve Irak, bunun ağır sonuçlarına katlanmak zorunda kalacakmış. ABD emperyalizmi yeni geliştirdiği taktikleri gereği Iraklı işbirlikçilerini harekete geçirmeye hazırlanıyor. Silah denetimlerini sabote etmek için kollar sıvandı bile. ABDli üst düzey bir yetkili, Washingtonun Irakta istihbarat ve komuta altyapısını bozabilecek kişilerle irtibata geçtiğini basına açıkladı. Amaç silah denetçilerinin görevlerini yerine getirmesini engellemek ve savaş için ilk hazırlıkları fiilen başlatmak. Savaşa destek arayışı ABDnin savaş hazırlığı kapsamında attığı bir diğer önemli adım, 50 ülkeden savaşa katkı sunmalarını talep etmesidir. Söz konusu ülkelerin başkentlerinde bulunan ABD büyükelçilikleri aracılığıyla iletilen talepte, her ülkenin savaşa ne tür bir katkı yapabileceğinin de açıklanması isteniyor. ABD saldırganlığı İngiltere, Türkiye, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Katar, İtalya, İspanya gibi devletler tarafından tam destek görüyor. Buna karşın birçok ülkenin savaşa katkı yapma konusunda pek istekli olmadığı da açığa çıkmış oldu. Zira destek talep edilen devletlerin büyük çoğunluğu kayda değer bir katkı sunmadılar. Emperyalist ve gerici odaklar, (yukarıda adı geçen ülkeler dışında) ABDye savaş konusunda gönüllü destek vermemekle beraber, saldırganlık ve savaş politikasına karşı net bir duruş sergilemekten de uzaktırlar. ABD emperyalizminin sınırsız saldırganlık politikası kimilerinde rahatsızlıklar yaratmakla beraber, hiçbir ülke bu kural tanımaz haydutluğa karşı net bir tavır alamıyor. Çıkarlarının zedeleneceğini hesap eden devletler, ABD ile pazarlığa oturuyor, savaşa destek vererek sefil çıkarlarını korumaya çalışıyorlar. Rusya, emperyalist savaşa destek vermeye başladı Son haftalara kadar ABDnin Iraka savaş açmasına karşı olduğunu açıklayan Putin yönetimindeki Rusya, artık savaş destekçisi. NATOnun Prag zirvesinde alınan genişleme kararlarından rahatsızlık duyan Rusya, zirve sonrası ABD Başkanı Bush tarafından teskin edilip, savaşa destek olması konusunda ikna edildi. Bush-Putin arasında yaşanan pazarlıklar kapalı kapılar ardında yapılmasına rağmen, yansıyan sonuçlar ve basın önünde yapılan ortak açıklamalar, ABDnin Rusyayı kendi tarafına çektiğini gösteriyor. Bush, Putinin NATO genişlemesine ilişkin kaygılarını gidermek ve Irak konusunda destek almak üzere Rusyaya gitti. Ziyaret sonunda yayımlanan ortak bildiride Iraka sert uyarılar yer aldı. Irak BM kararlarına tamamen ve acilen uymaya çağrıldı. Aksi durumda, Bağdat yönetiminin, bunun ciddi sonuçlarıyla karşı karşıya kalacağı belirtilerek Irak tehdit edildi. Ziyaret sonrasında bir açıklama yapan Putin, Irakın silahsızlandırılmasıyla ilgili olarak ABD ile yaptığımız işbirliğinin olumlu sonuçlar vereceğini düşünüyorum şeklinde ifadeler kullandı. Putin, iki ülkenin, ortak eyleminin mümkün olduğu konusunda mutabakta ulaştıklarını da açıkladı. Bu gelişmelerin Amerikalı savaş kundakçıları açısından oldukça rahatlatıcı olduğu açıktır. Zira Rusya, Irakla olan ilişkilerinin geleceği açısından duyduğu kaygılardan dolayı, savaşa karşı çıkıyor, gereksizliğini savunuyor ve sorunun BM tarafından çözülebileceğini dile getiriyordu. Daha önce ABD tarafından yapılan girişimlerle Rusyanın tavrı yumuşatıldı. Bush-Putin görüşmesinden sonra ise, Putin yönetimindeki Rus devleti savaş tarafından yer almış görünüyor. ABD-Türkiye arasındaki kan Amerikalı savaş kundakçıları ile Türkiyedeki uşakları arasında aylardan beri devam eden pazarlıklar da son aşamasına gelmiş görünüyor. Şimdiye kadar niyet mektuplu İMF kredileri dışında bir şey elde edemeyen Ankaradaki işbirlikçiler, Genelkurmay Başkanının ABD ziyareti ile son pazarlıkları yapmış, bu konuda somut adımlar atılmasını beklediklerini iletmişlerdi. Washingtondaki efendiler de sonunda Türkiyenin savaşta uğrayacağı ekonomik zararı telafi etmek için bir paket hazırlamaya başladı. -Bu gelişmeyi savaşın yaklaştığının bir işareti olarak da değerlendirmek mümkün- ABDliler tarafından sıradışı olarak tanımlanan bu pazarlık Türkiye dışında sadece Ürdünle yapılıyor. Ancak uşakların istediği kan parası ile emperyalist efendilerin önerdiği miktar arasında büyük bir uçurum olduğu söyleniyor. Ankaradaki uşaklar her ne kadar mehmetçik kanını pahalıya satma hayalleri kursalar da, efendilerinin çok cömert davranmayacağı görülüyor. Bağımsız Kürt devleti fobisinin Ankaradaki etkisini iyi bilen haydut başı Bush ve ekibi, bu şantaja sarılarak fiyatı iyice düşüreceğe benziyor. Bu arada yeni kurulan AKP hükümetinin kadrolarına da Washingtondakiler çok güveniyorlar. Savaşa tam destek verecekleri konusunda bir kuşku duymadıklarını açıklıyorlar. Abdullah Gül gibi bir Amerikan uşağının başbakan olduğu göz önüne alındığında bu güvenin boşuna olmadığı daha iyi anlaşılır. Eski silah denetçisi Scott Ritter dünyayı Birleşmiş Milletler eski silah denetçisi Scott Ritter ise, dünyayı ABD yalanları konusunda uyarmayı bir görev bildiğini açıkladı. Ritter, ABD, Irakın 8 Aralıkta BMye kitle imha silahlarıyla ilgili vereceği raporu bekleyecek. Hemen ardından silah listesinin yalan olduğunu iddia edecek ve Aralıkta saldıracak açıklamasını yaptı. Daha önce de basına konuşan Ritter, silah denetiminin, ABD tarafından Iraka saldırmak için istihbarat toplamanın bir imkanı olarak değerlendirileceği konusunda derin kaygıları olduğunu dile getirmişti. 1998e kadar Irakta silah denetçisi olarak çalışan Ritter, o zaman ekibinde CIA ve MOSSAD ajanlarının yer aldığını dünyaya açıklamış, bu sayede Irakın konuyla ilgili iddiaları da kanıtlanmıştı. Bu gelişmeler üzerine Irak, silah denetçilerinin çalışmasını engelleyerek, onları sınır dışı etmişti. Yeni denetçi ekibin başında bulunan Blix de, denetçiler arasında ajan olmadığını garanti edemeyeceğini açıkladı. Bu açıklama eski denetçi Ritterin kaygılarının boş olmadığını, ciddi neden ve bilgilere dayandığını gösteriyor. Emperyalist savaşın önünde durabilecek tek güç Savaşı başlatmak için yapılan hazırlıklardan da görüldüğü gibi, Amerikan emperyalizminin Iraka saldırısı her an gündeme gelebilir. Ne BM Güvenlik Konseyinde temsil edilen devletler, ne de başka ülkeler tarafından bu vahşi savaşa karşı çıkabilecek bir muhalif ses bulunmuyor. Artık bütün sorumluluk işçi sınıfı, emekçiler ve emperyalist savaş karşıtlarının omuzlarındadır. Savaşı durdurabilecek, ya da etkisini sınırlayabilecek başka bir güç yoktur. Dünyanın değişik yerlerinde gerçekleşen emperyalist savaş karşıtı kitlesel eylemler, Irak halkının yalnız olmadığını herkese göstermiş bulunuyor. Özellikle ABDde ve İngilteredeki eylemler ile son olarak Floransada gerçekleşen ve bir milyon insanın katıldığı savaş karşıtı gösteri bu açıdan umut vericidir. Savaşın başlama olasılığı da hesaba katıldığında, emperyalist savaş karşıtlarının daha kitlesel bir şekilde alanlara çıkması muhtemeldir. Doğrudan savaşın içinde yer alma ihtimalinin yüksekliğine karşın, savaş karşıtı sesler ülkemizde pek duyulmuyordu. Bu suskunluk fesadının 1 Aralık eylemiyle kırılacak olması emperyalist savaş karşıtı mücadelenin gelişimi açısından önemli bir olanaktır. Bu olanağı en iyi şekilde değerlendirmek, bu sınırsız saldırganlık ve vahşete karşı mücadeleyi yaymak, savaşın asıl kurbanları işçi ve emekçilerin bu mücadelenin sürükleyicileri haline gelebilmeleri için yoğun çaba harcamak önümüzde duran temel önemde güncel bir sorumluluktur. |
|||||