CHPnin düzenin has partisi olduğu konusunda herhangi bir tartışma yok. Nitekim emperyalist savaş karşısındaki ikiyüzlü tutumu bile onun ABD yanlısı yaklaşımını gölgelemeye yetmedi. Muhalefet partisi misyonuyla savaş karşıtı toplumsal eğilimin basıncı altında ABDnin Iraka müdahalesini doğrudan savunma tutumunu almamış olması, savaşın faturasını bütünüyle AKPye kesme çabasından kaynaklanıyor. Bir de işçi sınıfı ve emekçilerde CHPnin savaş karşıtı olduğu kanısı yaratmayı amaçlıyor. CHP lideri Baykalın ağzından emperyalist ABDnin Irak savaşına karşıtlık içeren sözlerinin bir karşılığı yoktur. Yaptığı tüm açıklamalar sermaye hükümetini sıkıştırma üzerinden şekilleniyor. Böylelikle kitlelerin emperyalist savaş karşıtı tepkisini AKPye yöneltmek istiyor. Bu hükümet içine sindiremediği kararı milletvekillerinin sindirmesini, CHPnin sindirmesini bekliyor! Bu sözler CHP liderine ait. Saddam bir diktatör, bölge için tehlikeli sözleri de ona ait. Sözlerin ilk bölümü 25 Şubat tarihli CHP grup toplantısında dile getirildi. Saddamın diktatörlüğünü öne çıkaran ifadeler ise ABD Ankara Büyükelçisi ile görüşme sonrası yapılan açıklamada yer aldı. Baykalın ikiyüzlü tutumu sonraki açıklamalarına da yansıdı. Savaşa ne Hıristiyan ne katolik, ne ortadoks evet demiyor, inşallah müslümanlar da evet demeyecektir. Kitle imha silahlarını ortadan kaldırmak için kitleyi ortadan kaldıracak bir füze saldırısı yapmak zorunda mısınız? Bu açıklamadan çıkan ilk sonuç Irakda kitle imha silahlarının olduğunu ve Amerikan saldırısının da gerçekten kitle imha silahlarını yoketmek için gündeme geldiği yalanını Baykalın kabul ettiğidir. Oysa BMnin Irakda inceleme yapan, CİA ajanlarının içinde yeraldığı heyet Irakda kimyasal silaha rastlanmadığını raporuyla ilan etti. Hepsinden önemlisi savaşın bir petrol ve egemenlik savaşı olduğunu herkes biliyor. Baykalın bu sözleri ABDnin iddialarını meşrulaştırmakta başka bir işe yaramıyor. Barzani tehdittir. Türkiye gerekirse bu tehdidi ortadan kaldırmak için Iraka girer. Baykal bu sözlerle gerçek niyetini ortaya koyuyor. Barzaninin ipleri ABD emperyalizminin elinde. ABD emperyalizminin sunacağı her tür çözüme Barzani evet diyeceğini belirtti. ABDnin savaş politikasına sermaye devletini ikna etmek için Kürt kartını kullandığı biliniyor. Baykal ne yapıyor? ABDnin tutumunu izliyor ve ABDnin savaş arabasına bağlanma tutumunu Barzani ve muhtemel Kürt oluşumu üzerinden izah etmeye çalışıyor. Böylelikle ABDnin Iraka müdahalesini kendi ağzıyla desteklemiş oluyor. Sermaye hükümeti ABD emperyalizminin çıkarları doğrultusunda savaş tezkereleri çıkarıyor. İş bununla da bitmiyor. Ülke topraklarının boydan boya ABDnin denetimine açılması, 62 bin yankinin Türkiyede konuşlanmasına evet denilmesi, işçi ve emekçi çocuklarının Irakda savaş ateşi içine atılması ABD emperyalizmine yetmiyor. ABD sömürgesinden ekonomik ayrıcalıklar da istiyor. KDVnin indirilmesi, mazotun daha ucuza satılması vb. kararların da almasını bekliyor. Sermaye hükümeti de bu doğrultuda son hazırlıklarını yapıyor. CHP lideri Baykalın diline doladığı eleştirilerden biri de ABDye yönelik olarak gündeme getirilen ekonomik ayrıcalıklardır. Baykal, Şimdi ABD baskısı karşısında KDV nasıl inermiş, ona bakmaya çalışıyorlar. Mazot da ucuzluyor ama Türk çiftçisinin mazotu değil, Amerikan tankının mazotu. Tüm bunlar doğru. Peki Baykal sermaye hükümetinin başı olsa ne yapacaktı? Hiç kuşku duyulmasın ki, savaş politikasının altına tereddütsüz imzasını atacaktı. ABDnin ekonomik ayrıcalık talebinin gereklerini harfiyen yerine getirecekti. CHP bir düzen partisidir. Tüm düzen partilerinin varoluş nedeni emperyalist dünya sisteminin, sermaye düzeninin korunmasıdır. Bütün güçlerini bu yolda seferber etmişlerdir. Muhalefet partisi misyonunun sınırı hükümet olan AKPnin yıpratılması/teşhirinden ibarettir. Baykalın CHPsinin yaptığı da budur. |
|||||