12 Şubat 2005
Sayı: 2005/06 (06)


  Kızıl Bayrak'tan
  Rice’in ziyaretiyle netleşen uşaklık tablosu
  Rice suç ortaklığının çerçevesini çizdi
  Emek Platformu mücadele kaçkınlığı
yapıyor
  Emek Platformu’nun İstanbul toplantıları
  Yüzünüzü tepedekilere değil tabandakilere çevirin!
  Emek Platformu İzmir toplantısı.
  CHP’nin imaj yenileme manevraları
  Hakkari'ye gaz bombası Asya’ya “yardım”
  Devrimci bir 8 Mart için
  Ankara’da KESK şube genel kurulları
  Ravelli'de saldırılar ve mücadele
  Gençlik hareketi engellerini aşarak
yoluna devam edecektir!
   Ulusal sorun ve Kürt hareketi/2 (Orta sayfa)
  “Jingo Kürtler”in gözüyle ABD, İsrail ve Kürtler...
  OSB-İMES İşçileri Derneği Başkanı ile
röportaj
  GOP BDSP kampanya faaliyetinden
  Tuzla’da sempozyuma hazırlık çalışmaları
  ABD-İngiliz emperyalist ittifakında çatırdama belirtileri
  Emp. barbarlığın
“demokratikleştirme misyonu”
  CİA: İşkenceci yetiştirme merkezi!
  Davos’un gündemi
 Fransa’da eylem dalgası
 Kapitalizmde usta–çırak ilişkisi
 “Hakkımı istiyorum!
O zaman suçluyum!”
  ZKÜ Rektörlüğü “tatil” yapmıyor!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

Emperyalist barbarlığın ‘demokratikleştirme misyonu'...

ABD emperyalizmi uşaklarıyla beraber İran'ı kıskaç altına almaya çalışıyor

Emperyalist barbarlığın yeni adı ‘demokrasi yayma misyonu' oldu. Buna göre bir ülkeyi işgal etmek için, o ülkenin demokrasiye ihtiyacı olduğunu ‘tespit etmek' yeterlidir. Zira kendilerine ‘demokrasi yayma misyonu' yükleyen haydutların, Irak halklarına karşı giriştikleri emperyalist yağma ve yıkım savaşına gerekçe gösterdikleri tüm yalan ve sahte belgeler teşhir olmuş durumda. Bundan dolayı artık kitle imha silahları bulmak gibi zahmetli işlere girmiyorlar.
Haydut başı Bush, ‘Birliğin Durumu' adlı yıllık geleneksel konuşmasında, beklendiği gibi yine tehditler savurdu. Bush katili, Suriye ve İran'ı açıkça tehdit ederek, bu ülkelerin ‘dünyaya demokrasi yayma misyonundaki yeni hedefleri' olduğunu ilan etti.
Bush haydudu, ‘Hala, teröristlere destek veren, onlara sığınak olan devletler var, ama sayıları azaldı. Hala bazı rejimler kitle imha silahı bulmaya çalışıyor, ama bu yaptıklarının cezasız kalmayacağını biliyorlar' dedi ve ardından Suriye ve İran'ın ismini andı. Bush ‘tehdit' iddialarını neredeyse hiç kullanmadı. İran halkının ‘özgürlük için ayağa kalkmasını' isteyerek, ABD'nin bu konuda ‘İranlılar'ın yanında olacağını' söyledi. Suriye'ye dönük olarak ise, bir takım beylik sözler dışında bir malzemesi yok. Geriye bu iki ülkede anti-demokratik yönetimlerin işbaşında olduğunu ‘tespit etmek' kalıyor.
Dikkatleri İran üzerinde yoğunlaştıran savaş çetesi, bu ülkeye Afganistan ve Irak işgallerinde olduğu gibi doğrudan saldırmayı şimdilik göze alamıyor. Bundan dolayı İran'ı sıkıştırmak için farklı yollar denemeye başladı. Tabii bu kirli faaliyetler ABD-İsrail işbirliği ile, somut olarak CİA-MOSSAD eliyle yürütülüyor.
Nitekim son günlerde basına yansıyan haberlerde, İsrail istihbarat servisi Mossad'ın, ABD istihbarat uzmanları ile birlikte Irak'ın Basra kentinden İran'a karşı casusluk faaliyeti yürüttüğü bildirildi. ABD ile İsrail böylece İran ordusunun durumu hakkında bilgi ediniyor. Öte yandan İngiliz The Guardian gazetesi, ABD uçaklarının İran'ın savunma kapasitesini ve potansiyel hedefleri tespit edebilmek için İran'ın hava sahasında uçuşlar yaptığını yazdı. Gazete, Amerikan uçaklarının İran hava sahasında çeşitli uçuşlar yaptığının İran basınına da yansıdığını belirtti.
Kendisi kitle imha silahı deposu olan İsrail'in ırkçı-siyonist yönetici takımı da, ikide bir İran'a saldırmak gerektiği yönünde açıklamalar yapmayı alışkanlık edinmiş durumda. Bu arada Ukrayna'nın Amerikancı yeni yönetimi de uşaklığını ispatlamak için harekete geçti. Zira CİA'nın desteğiyle yönetime geçen Ukraynalı uşak takımının diyet borcu var. Ukrayna resmi makamları, yürütülen bir soruşturma sonucunda, İran ve Çin'in Ukrayna'dan uzun menzilli füze satın aldığını birden keşfediverdi. Sözkonusu füzelerin nükleer başlık taşıyabileceklerini de vurgulamayı ihmal etmedi.
Bush yönetimi, nükleer silah sahibi olduğu iddiasıyla baskı kurmaya çalıştığı İran'a karşı yürüttüğü kampanyaya Türkiye'yi de ortak etmeye çalışıyor. ABD Savunma Bakanlığı Müsteşarı Douglas Feith, bir süre önce Türkiye'ye yaptığı Ankara ziyareti sırasında, Türkiye'ye kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi için kurulan ve 11 ülkenin yeraldığı PSI (Nükleer Yayılmaya Karşı Güvenlik Girişimi) sistemine katılmasını teklif etti. Türkiye'ye bu süreçte ‘bölgesel liderlik rolünü' de biçen Feith, Ankara'daki işbirlikçileri İran'a dönük saldırgan politikanın bir parçası haline getirmek istiyor.
PSI, kitle imha silahları üretmesinden kuşkulanılan ülkelere mal taşıyan gemilerin, uçakların, karayolu araçlarının durdurulup araştırılmasını ve gerektiğinde de el konulmasını içeren önlemler öngörüyor. Türk devletinin PSI üyesi olması halinde, İran'a Türkiye üzerinden yapılacak kara ve hava taşımacılığı doğrudan haydut takımının denetimi altına girebilecek.
Afganistan ile Pakistan'ı da PSI'ye almak isteyen Bush liderliğindeki savaş çetesi, böylece İran'ı hem batıdan hem doğudan kuşatmayı planladığına dikkat çekiliyor.
Emperyalist-siyonist zorbalar İran'ı tehdit ederken, nükleer programları denetlemekle yükümlü olan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed el-Baradey, İran'ın nükleer enerji programı konusunda gösterdiği yaklaşımı takdir etti ve gördükleri işbirliğinden memnun kaldıklarını söyledi.
Oysa, İran'ı kitle imha silahları konusunda eleştirme hakkı olmayan ülkelerin başında ABD ve İsrail geliyor. Hesabı bilinmeyecek oranda kitle imha silahları depolayan her iki ülkenin başında bulunan caniler bu silahları gözlerini kırpmadan kullanabilecek kadar azgındırlar.
Bu durumun farkında olan katil Bush, İran halkına ‘özgürlük için ayağa kalkması için' çağrı yapmak gibi gülünç bir girişimde bulunuyor. Ancak, İran'da rejim muhalifleri de en az yönetim kadar anti-Amerikancı'dır. Bu ülkede en soysuz İranlı bile haydut çetesiyle işbirliği yapmayı göze alamaz. Kısacası Bush'un çağrısı beyhude bir çabadır.
Yoğun tehdit altında bulunan İran yönetimi tehdit ve şantajlara boyun eğmiyor. İran yönetimi ABD ve İsrail'den gelen askeri saldırı tehditlerine sert yanıt verdi. Nükleer enerji programı konusunda Batılılarla temasları yürüten İranlı yetkili Hasan Rovhani, ‘Eğer ABD veya İsrail nükleer tesislerimize saldırırsa, nükleer programımızı hızlandırırız' diye konuştu. Rovhani, nükleer enerji programlarını devam ettirmeye kararlı olduklarını ve nükleer enerjinin kendileri için bir hak olduğunu vurguladı.
Rovhani, İran'ın böyle bir saldırı karşısında misillemede bulunacağını, Amerikalılar'ın da İran'ın gücünün farkında olduğunu belirterek, ‘böyle bir saldırı durumunda İran, nükleer programını yeni bir şevkle hızlandıracaktır' diyerek meydan okudu.
Emperyalist-siyonist haydut takımının İran'a dönük tehdit, kışkırtma, içeriden karıştırma girişimleri devam edecektir. Irak bataklığında saplanan işgal ordularının yakın gelecekte İran'a dönük kapsamlı bir saldırıyı gerçekleştirmesi zor görünse de, bölge halkları, bu ülkeyi hedef alan saldırganlığa karşı İran halkıyla dayanışmayı yükseltmelidir.

---------------------------------------------------------------------------------

Berlin'de 4 bin öğrenci paralı eğitime karşı yürüdü


‘Almanya'da üniversite okumak artık lüks oldu. Eğer öğrenim lüks sayılıyorsa, biz öğrenciler de herkese bu lüksün hak olduğunu savunuyoruz. Lüks ise eğer herkese lüks hakkı!'
Bu şiar altında 4 Şubat günü gerçekleşen Berlin'deki yürüyüşe yaklaşık 4 bin öğrenci katıldı. Dondurucu soğuğa rağmen öğrencilere coşku hakimdi. Kendiliğinden ve ön hazırlıktan yoksun bir şekilde gerçekleşen yürüyüşe Berlin dışındaki üniversitelerden de katılım olması anlamlıydı.
Bir-Kar Gençliği olarak biz de yürüyüşte yerimizi aldık. Almanca ‘Eğitim alınıp satılacak bir mal değildir!' başlıklı bildirimizden ikibin adet dağıttık. Bildirimizin ilgiyle okunması, yerinde yapılan müdahalenin ne kadar etkili olduğunu bir kez daha gösterdi.
27 Ocak günü Karlsruhe'deki Anayasa Mahkemesi'nin aldığı karara göre, bundan sonra üniversite öğrencileri her sömester için 500 Euro ödeyecek. Bu rakamın yer yer 2500-3000 Euro'ya kadar yükseleceği söyleniyor. Üniversiteler giderek elit bir tabakanın çocuklarının öğrenim gördüğü yerler olacak. İşçi ve emekçilerin çocuklarına üniversite kapıları kapatılacak.

Bir-Kar/Berlin

-------------------------------------------------------------------------------------

Berlin'de Pazartesi eylemleri...

Berlin'de Pazartesi yürüyüşleri soğuk havaya rağmen devam ediyor. 7 Şubat günü Hartz IV karşıtı eyleme yaklaşık 300 kişi katıldı. Büyük bedellerle kazanılmış hakların gaspına karşı çıkan işçi ve emekçiler, ‘Bugün bu soruna karşı gelmeyenler yarın yeni sorunlara da karşı gelmezler, şimdi sokaklara dökülmenin zamanıdır, yoksa yarın geç olabilir' diyorlar. Her hafta saat 18:00'de Alexanderplatz'da başlayan yürüyüşlere ilginin önümüzdeki süreçte artması bekleniyor.

Bir-Kar/Berlin