Kapitalist bataklıkta büyüyen
istismardan kurtuluş
sosyalizmle mümkündür!
Her gün ulusal basında çocukların cinsel ve fiziksel olarak istismar edildiğine dair bir sürü yürek burkan, insanı insanlığından utandıran haberler duyuyor ya da okuyoruz. Gerçi bu haberleri yayınlayan burjuva basının niyeti istismarı ortadan kaldırmak veya buna karşı kamuoyu oluşturmak değildir. Onlar daha çok okunmalarını, takip edilmelerini ve izlenmelerini sağlamak için yayınlıyorlar. Niyetleri de bu olayların nedenlerine ve çözümüne ilişkin hiç çaba sarf etmemelerinden anlaşılıyor. Yani burjuvazi bu işten de kâr sağlama derdindedir.
Bildiğimiz gibi çocuğu istismar edenler ruhsal olarak hasta insanlardır. Bir kısmı kültürel olarak normalleştirilen değer yargılarımızdan kaynaklanır (çocuk yaşta kızların evlendirilmesinde olduğu gibi). Diğer kısmı da kişilik bozukluğuna bağlı PEDOFİLİ denilen ruhsal hastalığı taşıyanlardır. Bu hastalığı da kapitalist toplumda tedavi etmek ya da önlemek mümkün görünmemektedir. Çünkü kapitalist sistemin yarattığı kültürün kendisi hastadır. Bu kültür bireyci, çıkarcı, kişisel hırsı herşeyin üstünde tutan, düşünceden ve mantık silsilesinden uzaklaşmış, duygularını dahi kontrol edemeyen, temel insan gereksinimlerini yok sayan ya da bu gereksinimleri bozuk bir şekilde geri pazarlayan bir kültürdür. İnsanın temel dürtülerinden olan cinsellik bu toplumda bir taraftan dinsel gericilik altında en hafif şekliyle ayıp-günah kavramlarıyla baskı altına alınır. Diğer taraftan metalaştırılan cinsellik pornografi pazarı ile sapkın bir şekilde topluma pazarlanmaktadır. Sanal olarak yaşanan, gerçek hayatla bağı kesilen, baskılanmış, aynı zamanda kadını ve güçsüzü meta olarak kullanma becerisini veren kapital kültür sapkın bireylerin yetişmesini de arttırmaktadır. Ortaya çıkan sapkın bireyler de topluma zarar vererek yeni hastaları ve kurbanları çoğaltmaktadır. Sistemin kendisi bir bataklık yaratmakta ve bu bataklıkta da her tür pislik üremektedir. Ünlü Rus yazarı Çernişevski’nin dediği gibi; “Hastalıklı çamurda sağlıklı çayır yetişmez!”
Önemli istismar nedenlerinden biri de emperyalizmin krizlerini aşmak adına dünyayı savaş alanlarına dönüştürürken ilk elden savaş ganimeti olarak kadın ve çocukların kullanılmasıdır. Özellikle komşumuz Suriye’de yaşanan kirli savaşın gösterdiği gibi, en büyük mağduriyeti kadınlar ve çocuklar yaşamaktadır. Dinci çete liderlerinin ve şeyhlerin “çocukları ve kadınları ganimetiniz olarak kullanabilirsiniz” açıklamaları hala kulağımızı dahi kirletmektedir.
İstismara zemin oluşturan etkenlerden biri de kapitalist toplumda çocukların bakım ve korunmasının ailenin sorumluğunda olmasıdır. Oysa sistemin kendisi aileyi parçalayarak, çocuğa bakamayacak ve koruyamayacak hale getirmiştir. Birçok işçi ve emekçi ailesi çocuklarının aç kalmaması için çok uzun saatler çalışmakta, çocuklar da “saldım çayıra mevlam kayıra” tarzında birçok tehlikeye maruz kalarak büyümektedir.
Kapitalist kültürün hasta ettiği bireylerin kurduğu ailenin kendisi de istismar kaynağı olmakta, ruhsal travmaların büyük bir kısmı bu hasta aileden kaynaklanmaktadır. Aile içi cinsel, fiziksel ve duygusal istismar had safhadadır. Asıl istismarın kaynağı, aileyi de şekillendiren sistemin ta kendisi olmaktadır. Lenin yoldaşın dediği gibi, “Kapitalizm ucu bucağı olmayan bir dehşettir!”
Bu eksende yaşananlar çocukların bakımının ve korunmasının bireylerin insafına bırakılmasının ne kadar tehlikeli olduğunu göstermektedir. Çocukların bakımı, korunması ve ihtiyaçlarının sağlanması toplumsal bir mesele olarak görülmedikçe istismarın köklü çözümü de mümkün görünmemektedir. Hastalıkları önleyici tedbirleri alacak, çocukların da tüm insani gereksinimlerini karşılayarak dengeli ve sağlıklı büyümelerini sağlayacak projeler sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyada mümkündür. Bu da ancak sosyalist toplumda gerçekleşecektir. |