1 Mayıs yasağı için bahane bulundu!
1 Mayıs’a bir ay kala Kadir Topbaş yasak için ilk sinyali verdi. Geçtiğimiz yıl Taksim yayalaştırma projesi inşaatını öne çıkaranlar şimdi trafik sorunu ve ekonomik sıkıntıları öne sürüyor.
CNN Türk ekranında Hakan Çelik’in programına katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Taksim’deki 1 Mayıs kutlamalarına ilişkin de açıklamalar yaptı.
Topbaş, geçtiğimiz yıl saatler süren çatışmalara sahne olan 1 Mayıs’ın yasaklı ilan edilmesinde Taksim’in yayalaştırılma projesini gerekçe göstermişti. Mazereti, Taksim Meydanı’ndaki şantiye ve inşaat çalışmaları nedeniyle insanların yaralanabileceği idi. Fakat bunun gerçek olmadığı açıktı. Zira Haziran Direnişi’nde yüz binler aynı alana aktığında devletin hiçbir önlemi olmaksızın da alanda kimsenin yaralanmasına neden olmadan miting gerçekleştirilebileceğini gösermişti.
Nerden baksan tutarsızlık nerden baksan ahmakça!
Şimdi şantiye çalışmaları, bitmiş, Taksim Meydanı’ndaki trafik büyük oranda yer altına alınmışken yasak savunuculuğu için yeni yalanlar üretiliyor. Topbaş’ın ifade ettiği gerekçelerse tutarsızlıklarını simgeliyor. Topbaş, Taksim 1 Mayısı için şunları ifade ediyor: “Kent merkezinde olduğu için günlük yaşamını, günlük hayatı olumsuz etkiliyor. Çelenk koyulabilir, açıklama yapılabilir ama çok kalabalık halk kitlelerinin Taksim’e gelmesi günlük hayatı felç ediyor, kent ekonomisini sarsıyor.”
Topbaş yasak için bahaneler üretmeye devam ederek bel fıtığı ameliyatı nedeniyle doktorların Gezi Parkı’na gitmesine izin vermediğini, gitseydi “bir dakika ne oluyor diyebilirdim” diyerek her şeyi ‘önleyebileceğini’ iddia ediyor. Topbaş, parka gelmese de yaptığı açıklamalarda çarpıtmalara girişerek zaten görevini üstlenmişti. Kitleleri Gezi Parkı’nda inşaat olmayacağına ikna etmeye çalışmıştı. Aradan geçen zamanın bu gerçeği unutturduğunu düşünüyor ki yalanlara doymadan “gitseydim, konuşsaydım” diyor.
“Kent ekonomisini düşünüyoruz” diyen AKP’liler, yasak kararlarıyla kenti gaza boğan, sokakta insanların yürümesini olanaksız bırakan polis şiddetinin sorumlularıdırlar. Kentin merkezine akan yüz binler nedeniyle esnafın şikayetçi olduğu duyulamamıştır lakin Taksim’deki eylem yasaklarının ardından esnafların kepenk kapatmak zorunda kaldıkları için polisi protesto ettikleri görülmüştür.
Trafiği etkileyeceği bahanesiyle mitinge izin vermeyip köprülerde arama noktası kuran, Galata Köprüsü’nü kaldıran zihniyet şimdi yine ahmakça bir mazeretle yasağını savunmaya çalışıyor.
Ne makul sayı ne çelenk töreni!
Topbaş bir yandan yasağı dillendirirken, geçmiş yıllardaki yasaklı 1 Mayıslar’da da kullanılan “makul sayı” pazarlığını açıyor. “Protokol boyutunda olabilir” diyerek sınırlı katılıma açık kapı bırakıyor.
AKP’liler Taksim 1 Mayısı için yalan üretmeye devam ededursun kitleler bunun siyasal bir tercih olduğunu, kitle mücadelesinin simgesi 1 Mayıs’ın engellenmek istendiğini iyi biliyor. Düne kadar yasağı işçi ve emekçiler parçaladığında “izni biz verdik” diyenler şimdi yine yasaklara sarılıyor. Fakat Haziran Direnişi Taksim’in kitlelere kapatılamayacağını gösterdi.
Ne makul sayı ne çelenk töreni! 1 Mayıs günü Taksim, Haziran Direnişi’nden aldığı güçle daha coşkulu, daha kararlı sloganlarla çınlayacaktır.
Emekçilerin örgütlenmesinden korku
Haziran Direnişi’nin ardından “forum” vb. isimlerle yaygın bir örgütlenme zemini gelişmişti. “Taksim Dayanışması” ile de geniş bileşenli platformların toplum nezdinde işlerliği artmış, benzeri oluşumlar yaygınlaşmıştı. Bundan kaynaklı yasal prosedürde oluşturulan kurumlara “Platform”, “Konsey” gibi adlar verilmesinin yasak olduğu bir kez daha hatırlatıldı.
Vali Yardımcısı Günay Özdemir’in yazılı olarak yaptığı açıklamada, şunlar ifade edildi: “5253 Sayılı Dernekler Kanunu’nun 4. maddesi (a) bendinde derneğin adı ve merkezinin tüzüğünde belirtilmesinin zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Uygulama yeni olmayıp, Dernekler Dairesi Başkanlığı’nın 29.07.2013 tarihli yazıları ile dernek isimlerinin dernek tüzel kişiliği dışında farklı hukuki kişileri çağrıştıracak ve derneğin ismine amacını aşan anlamlar yüklenmesine sebep olacak (akademi, enstitü, oda, kurum, platform, konsey (vb.) kelimelerin kullanılmaması öngörülmüştür. Bu kapsamda kanunlarla kurulması öngörülen çeşitli tüzel kişiliklerin hukuki statüleri ile dernek tüzel kişiliğinin hukuki statüsünün birbirine karışmaması, toplumda bu şekilde oluşmuş veya oluşacak olan anlam ve algı karmaşasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.”
Haziran Direnişi’ni takip eden günlerde dernek kurmak için İstanbul İl Dernekler Müdürlüğü’ne başvuru yapanlara “platform” vb. isimlerle dernek kuramayacakları söylendi.
Buna göre “Platform”, “Konsey”, “Merkez”, “Akademi” gibi isimlerle dernek kurulamayacağı ifade edildi. Konuya dair resmi yazı 29 Temmuz 2013 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanıp tüm illere gönderildi.
Her ne kadar ilgili yasa maddesi yeni olmasa da devletin bu isimlere alerji olduğu tarihin Haziran Direnişi’nin sonrasına denk gelmesi dikkat çekiyor. Bir çok ilde “forum”, “platform” gibi örgütlenmeler yaratılmış, demokratik bir işleyişin olduğu bu örgütlenmelerde birlikte alınan ortak kararlarla eylemler hayata geçirilmişti. |