15 Ocak 2016
Sayı: KB 2016/02

İşçi sınıfı yeni fırtınalara gebe
“Elinde çekiç olan her şeyi çivi olarak görür!*
”Big Brother” (F)işliyor!
Sultanahmet Katliamı’nın faili AKP ve sermaye devletidir
Kürt halkına karşı yeni İstiklâl Mahkemeleri!
Taraf olan Kürt basını hedefte
Savaş ekonomisi emekçileri vuruyor
Sınıf davasına inanmak yürek ister!
Öfkeyi daha örgütlü ve güçlü hale getirmek için!
Sultanbeyli Greif’te baskılar artıyor!
Gençlik hareketi ve partinin gençlik çalışması
Geleceğimizden ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz!
Çocuklar öldürülüyor
İşçi ve emekçi kadınlar Kadın İşçi Kurultayı’nda buluşuyor!
M. Akif Ersoy EAH’ta kölece çalışma koşulları
Ezilen halklarla emekçilerin direnişini birleştirelim!
Madaya: Emperyalizmin kanlı yüzü
Bir esintiden fırtınalara...
Hrant için adalet, işçi sınıfının ellerinde!
Kızıl Bayrak yukarı! Daha daha yukarı!

Devrimin kartalı: Rosa Luxemburg

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşçi sınıfı yeni fırtınalara gebe

 

Sermaye düzeni işçi sınıfını hedef alan çok yönlü bir saldırı hazırlığı içerisinde. Bunun ilk sinyalleri, seçimlerin hemen ardından AKP hükümeti ve sermaye çevreleri tarafından “istikrar” söylemi eşliğinde yapılan açıklamalarda verilmişti.

İçerisinde kıdem tazminatı hakkının gaspı da dahil olmak üzere işçi sınıfının kalan kırıntı haklarının da ortadan kaldırılmasını hedef alan kapsamlı saldırı programı, sözde sosyal politikalar içeren 64. Hükümet programı ile gizlenmeye çalışılıyor. Sermaye düzeni tarafından haftalardır, asgari ücretin yükseltilmesi, emekli maaşlarına yıllık 1200 TL zam yapılması, öğretmen atamalarının yapılması türünden sosyal demagojiler eşliğinde sinsi bir saldırı süreci işletiliyor.

İlk adımda bu türden söylemlerin ve kısmi uygulamaların toplumda bir etki yaratması ve geniş kitlelerin beklenti içerisine girmesi yanıltıcı olmamalıdır. Zira bugünün Türkiye’sinde açlık ve yoksulluk koşullarında yaşam mücadelesi veren milyonlarca işçi ve emekçi açısından sermaye hükümetinin ortaya attığı kırıntı vaatler bile fazlasıyla yakıcıdır. Bu nedenle emekçiler, yaşamlarında en küçük iyileşme yaratabilecek bir gelişmeye dahi gözünü dikebilmektedir.

İşçi ve emekçiler arasında AKP hükümetinin yalanlarına yönelik bugün için oluşan beklentinin çok da uzun soluklu olmayacağı açıktır. Zira hükümet programında ortaya konulan sosyal demagojik söylemler dinci-gericiliğe özgü bir ayak oyunudur. Sermaye hükümeti, emekçilerde oluşan öfke ve hoşnutsuzluğu yatıştırmak ve gerisin geri çok daha kapsamlı saldırılara zemin yaratmak için bu yola başvurmaktadır. Fakat düzen tüm bu açılardan yolun sonundadır, zira işçi sınıfı ve emekçilere sömürüyü katmerleştirecek saldırılardan başka verebilecek bir şeyi yoktur. Kapitalist sistemin her geçen gün derinleşen krizi koşullarında, emekçilerin beklenti ve özlemlerine kısmi de olsa yanıt verme olanağından yoksundur.

Bu nedenle, sermaye hükümetinin seçim sonrasında ortaya attığı sosyal söylemlerin emekçiler arasında yarattığı beklenti ve iyimser hava hızla dağılmaya mahkumdur. Kaldı ki bunun örnekleri şimdiden üretim birimlerinden yansımaktadır. Tam bir aldatmaca ve orta oyunu olarak devreye sokulan asgari ücret manevrası birçok fabrikada tılsımını yitirmeye başladı. Bugün temel bazı sektörlerde çalışan işçiler, yapılan zamdan çok ücretlerin asgari ücret düzeyine düşürüldüğünü tartışıyor, Renault'ta olduğu gibi yer yer eylemli tepkiler örgütlüyor. Özetle fabrikalar ve sanayi bölgeleri alttan alta kaynıyor.

Dahası, işçi sınıfı açısından ciddi kayıplara neden olacak kapsamlı bir saldırı dalgası hayata geçirilmeyi bekliyor.

Tüm bu gelişmeler ışığında, işçi ve emekçi kitleler arasında hoşnutsuzluğun büyüyeceğini, eylemli bir sürecin kapılarının aralanacağını beklemek yanlış olmayacaktır. Nitekim geçtiğimiz aylarda metal işçilerinden sağlam bir tokat yiyen Ali Koç gibi kodamanlar, kendi sınıfları adına bunu tüm açıklığıyla görmekte, giderek korkuları büyümekte ve gelişebilecek bir işçi hareketini savuşturmak için neler yapılabileceğini tartışmaktadırlar.

O halde görev açıktır: Sermayenin korkularını büyütmek, sınıf merkezli gelişebilecek eylemli süreçlere şimdiden hazırlanmak! Bu ise ilk olarak sermayenin can damarlarında, bizzat fabrikalarda mevzilenmek anlamına geliyor. Zira bu mevzileri oluşturmaksızın, var olanları sağlamlaştırıp güçlü mücadelelere hazırlanmaksızın yeni fırtınalara önderlik etmek mümkün olmayacaktır. Bu nedenle önümüzdeki süreçte işçi sınıfının nabzını tutmak ve gündelik mücadelesi içerisinde yer almak büyük bir önem taşıyor.

Tüm bu olgular, yeni döneme devrimci bir işçi hareketi yaratma bakışı ile yürüyen sınıf devrimcilerine önemli sorumluluklar yüklüyor.

Sınıf devrimcileri, bu sorumluluğun gereklerini yerine getirmek için, fabrikalar içerisinde gelişecek en küçük bir hoşnutsuzluğu örgütlemek, en sıradan sorunlar üzerinden harekete geçen işçi bölüklerini büyük kavgalara hazırlamak, olayların ve gelişmelerin düzen gerçeği ile bağını kurararak sınıfı siyasallaştırmak bakışıyla hareket etmeli, Greif’ten Metal Fırtınası’na uzanan sürecin dersleri ve deneyimleri ile donanmalıdırlar.

 
§