13 Ekim 2017
Sayı: KB 2017/39

Efendi-uşak ilişkisinde kriz büyüyor
İdlib savaşı ve bölgede değişen dengeler
Rant ve talanın önündeki engeller kalkıyor!
İzmir’de ev baskınları: 4 gözaltı
Krizin faturasını yine işçi ve emekçiler ödeyecek
MİB MYK Ekim ayı toplantısı sonuçları
“İşte barış, dünyayla yarış” mı, “sınıfa karşı sınıf” tutumu mu?
Otomotiv iş kolunda kırılan “rekor”lar sermayedarlara yetmedi
Trakya Cam’da işten atma ve direniş
Nuriye Gülmen: Boyun eğmeyeceğim!
Gerçek ve kalıcı çözüm için devrim, devrim için devrimci sınıf hareketi!
Avrupa’da burjuva demokrasisinden koyu polis devletine doğru
Katalonya’da bağımsızlık ilanı askıya alınıyor
Avrupa’da Ekim Devrimi etkinlikleri
İlan edilen “şehitliğin” ardında gizlenen suç ortaklığı
Düzen yargısı kadın cinayetlerinin, şiddetin önünü açıyor
Ucuz iş gücü yetiştirme eğitimi
İstanbul’da 10 Ekim anmaları
Sarıgazi Halk Festivali yine yasaklandı!
İstanbul ve Çorlu’da devrimci faaliyetler
Ağaçlar kökleri yaşadıkça yaşar
Sosyalist devrim ve demokrasi mücadelesi - V. İ. Lenin
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Amerikancı iktidarın açmazları derinleşiyor...

Efendi-uşak ilişkisinde kriz büyüyor

 

AKP iktidarını açmaza alan sorunlar her geçen gün derinleşiyor. Suriye savaşı, Kürt sorunu, Batı ile gerilen ipler, bir türlü aşılamayan rejim krizi ve tüm bu gelişmelerin ağırlaştırdığı ekonomik kriz Erdoğan yönetimini bunaltan sorun alanları olarak öne çıkıyor.

Gelinen aşamada bunlara ABD emperyalizmi ile yaşanan siyasi kriz eklendi. ABD İstanbul Başkonsolosluğu’nda irtibat görevlisi olarak çalışan Metin Topuz’un tutuklanmasıyla başlayan süreç, ABD ile AKP iktidarı arasındaki gerilime yeni bir boyut kazandırdı. Öyle ki, bu olay karşısında ABD’nin vize işlemlerini askıya alması uluslararası kamuoyunda “on yıllardır yaşanan en büyük soğukluk” olarak yorumlandı. Sorun karşısında yapılan karşılıklı açıklamalar ise, alınan tutumların basit diplomatik işlemler olmadığını gözler önüne serdi.

ABD’nin başını çektiği batılı emperyalist güçlerin Tayyip Erdoğan yönetiminden rahatsız olduğu uzun bir süredir biliniyor. Erdoğan’ın Türkiye’yi öngörülemeyen bir ülke haline getirdiğini düşünen emperyalistler, gerek bölgesel çıkarları, gerekse bir alternatiften yoksun olmalarından kaynaklı bugüne kadar açık bir tutum geliştirmekten geri duruyorlardı. AKP iktidarını sık sık “limitleri aşmama” konusunda uyaran ve telkinlerde bulunan ABD emperyalizmi, son kriz sürecinde daha açık bir tutum içerisine girmiş görünüyor.

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon’un Financial Times’ta yayınlanan makalesi yaşanan gerilimin boyutlarını gözler önüne serdi. Konuyla ilgili olarak “Türkiye ve ABD’nin umut vaat eden bir ortaklığın sonuyla yüzleştiğini” belirten Gordon sorunun kapsamını şu sözlerle tarif etti:

Barack Obama (...) Türk Parlamentosu’nda ABD ve Türkiye’nin ‘model bir ortaklık kurabileceğini söylemişti... Bugün, 10 yıldan kısa bir süre sonra bu vizyon darmadağın oldu ve ilişki büyük olasılıkla artık tamir edilemez hale geldi. ABD Başkanı’nın Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü liderlere duyduğu yakınlığın işleri yoluna koyabileceği umutları da çabucak söndü. Bunun yerine iki ülke ana güvenlik çıkarlarının nasıl kökten ayrıştığını görüyor. Hızla, kolayca kontrolden çıkabilecek karşılıklı bir kırgınlık döngüsüne giriyorlar...

Washington’ın Kürtleri desteklemeye devam edeceği neredeyse kesin ve bu şiddetli bir potansiyel Türk tepkisini kışkırtabilir. Türkiye’nin Hamas, Mısır’daki Müslüman Kardeşler, Libyalı milisler gibi İslamcı gruplara verdiği destek, Katar ile askeri ilişkisi ve NATO’yu tersleyip Rus hava sistemleri satın alması -ki bu ABD’yle memnuniyetsizliğini işaret etmek için atılan bir adımdı- bu bölünmeyi sadece daha da arttıracak.

Türkiye’yi artık olduğu gibi, benzer düşünen, yakın ve güvenilir bir müttefik olarak değil de, kendi değerleri ve öncelikleri olan bir Ortadoğu ülkesi olarak görme zamanı geldi... Erdoğan geçen Ağustos’taki bir mitingde ‘Artık eski Türkiye yok. Bu Türkiye yeni Türkiye’ diye bağırmıştı. Erdoğan haklı ve ABD’nin artık böyle davranması gerekiyor.”

Vize krizi ABD emperyalizmi ile Tayyip Erdoğan yönetimi arasında yaşanan gerilimin sadece görünen yüzü. Krizin arka planında Kürt sorunu, Suriye savaşı, bölgesel güçlerle kurulan ilişkiler vb. daha temelli siyasal sorunların yer aldığı ise, Gordon’un yaptığı değerlendirmelerden anlaşılıyor.

***

ABD emperyalizmi geçtiğimiz yıllarda da birçok kez AKP iktidarı ile gerilimler yaşamış, AKP şeflerini huzura çağırıp “terbiye etme” ve “limitler içine çekme” operasyonları gerçekleştirmişti. Hatırlanacağı üzere bunun en çarpıcı örnekleri 1 Mart “Tezkere Kazası” ve Irak savaşında yaşanan “Çuval Vakası” ile gündeme gelmişti.

Son kriz göstermektedir ki, ABD yönetiminin bölgesel gelişmelerde kendi öncelikleri üzerinden hareket eden bir uşağa tahammülü kalmamıştır. Çünkü, yer yer kırmızı çizgileri aşsa da bugüne kadar kendisine önemli hizmetler sunan Erdoğan yönetiminin artık kendisi açısından ciddi bir sorun alanına dönüştüğünü düşünmektedir.

Sorun hiç de Türkiye kapitalizminin ABD ekseninden kopuşu ya da uzaklaşması, Rusya eksenine kayması değildir. Zira, Türkiye kapitalizmi ekonomik, siyasi ve askeri açılardan ABD merkezli emperyalist sisteme göbekten bağlıdır. Bu nedenle Türkiye kapitalizminin eksen değiştirmesi emperyalist sistemde dengeleri altüst edecek bir savaşla mümkün olabilir ancak. Özetle; “Rusya’yı kuşatmaya alan, ABD liderliğindeki emperyalist batı bloku ile onun saldırı ve savaş örgütü NATO’dur. Türkiye ise ABD emperyalizmine göbekten bağlıdır ve kritik konumda bir NATO üyesi ülkedir. Bu durum, Rusya’yla zaten önemli iktisadi-ticari ilişkileri bulunan, şu sıralar ise bu ülkenin mevcut sıkışmışlığını kendi sıkışmışlığı için yeni bir imkan olarak değerlendirmeye çalışan Türk sermaye devleti payına pek çapraşık bir konumun ifadesidir. Halen birçok cephede ‘limitleri aşmış’ bulunan AKP iktidarının bir de bu cephedeki ‘limitler’i gereğinden fazla zorlamaya kalkmasının muhakkak ki önemli bazı sonuçları olacaktır.” (Geçiş sürecinde sermaye düzeni / TKİP Merkez Yayın Organı Ekim, sayı 295)

ABD İstanbul Başkonsolosluğu çalışanının tutuklanmasıyla tetiklenen mevcut krizin Erdoğan AKP’sine ne gibi sonuçlar yaratacağı ise gelişmelerin seyri ile daha da belirginleşecektir.

 
§