Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu adaylarının işçi sınıfına ve emekçilere çağrısı...
Amerikancı düzen partilerine oy vermeyelim, hesap soralım! İşçiler, gençler, ezilen halklara mensup emekçiler, kadınlar!.. Bizler Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu adayları olarak, oy avcılığı için değil, sömürü düzenini teşhir etmek ve gerçek çözüm yolunu göstermek için seçimlere katılıyoruz. Milyonlarca emekçiye hayatı zehir eden bir avuç sömürücü asalağın karşısında sınıfın devrimci programını savunuyor, emekçilerin ve tüm ezilenlerin meşru ve haklı taleplerini haykırıyoruz. Sermaye sömürü düzeni ve onun sınıf iktidarı, insanca yaşam hakkımızın, temel hak ve özgürlüklerimizin önünde aşılması gereken bir engeldir. Bu engeli aşmak için yapmamız gereken örgütlenmek ve mücadele etmektir. Ne sermaye düzeni ne Amerikancı-İMFci, TÜSİADcı düzen partileri, ne de bir orta oyununa dönüştürülen seçimler sorunlarımızı çözebilir. Bizi kurtaracak olan kendi kollarımızdır, örgütlü mücadelemizdir. Sınıfın kurtuluş mücadelesine omuz vermek için seçimlere katılan Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, tüm emekçileri, bu onurlu davaya sahip çıkmaya çağırıyor! İMF-TÜSİAD yıkım programlarına, Bu düzenin ipleri emperyalist efendilerin ellerindedir. Uğradığımız yıkımların, yaşadığımız sefaletin mimarları emperyalist sömürücülerdir. Şimdi bu haydutlar, işbirlikçi sermayeyi de yanlarına alarak kardeş halklara savaş açıyorlar. Çocuklarımızı, ülkemizi bu haksız ve kirli savaşa alet etmeye hazırlanıyorlar. Düzen partilerinin hiçbiri bu kölelik bağını koparmaya niyetli değildir. Niyetli değillerdir, çünkü onlarla etle tırnak gibi bütünleşmişlerdir. Bağımsızlığımızı kazanmak, yıkımlara ve haksız savaşlara son vermek ancak, sermaye iktidarına son vermekle mümkündür. Emperyalist kölelik ancak toplumsal bir devrimle altedilebilir. Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, gerçek bağımsızlık yolunda ilerleme hedefine sıkı sıkıya bağlı olarak, tüm işçi ve emekçileri aşağıdaki acil talepler için mücadeleye çağırıyor. - Dış ve iç borç
ödemeleri durdurulsun! Tüm borçlar geçersiz sayılsın! Sınırsız söz, basın, örgütlenme Düzen partilerinin herbiri ayrı bir ağızdan demokrasi vaadediyor. Kimi bunun için emperyalist ABnin yolunu gösteriyor, kimi kendi partilerini. Oysa haklarımızı gaspedenler yine kendileridir. Hükümete geldiklerinde yaptıkları ilk iş, bizi soymak için tepemize binmek, baskı ve terörü artırmaktır. Demokratik hak ve özgürlüklerimize ancak sömürü ve zulüm son verdiğimizde kavuşabiliriz. Ancak örgütlü sınıf gücümüzle dişe diş bir mücadele ederek haklarımızı elde edebiliriz. - Tüm çalışanlara
grevli ve toplusözleşmeli sendika hakkı! Her türlü ulusal baskı, eşitsizlik Sermaye iktidarı altında bu topraklarda halkların eşit ve gönüllü birliği sağlanamaz. Bu düzenin bütün partileri halklar karşısında zorbalığı, inkarcılığı, şovenizmi savunmaktadır. Sermaye iktidarı altında bu ülke halklar hapishanesi olmaya devam edecek, inkarcılık ve asimilasyon, ulusal baskı ve zulüm sürecektir. Bundan kurtulmanın yolu tüm milliyetlerden emekçilerin işçi sınıfının devrimci programı ve bayrağı altında birleşmesinden geçer. - Kürt ulusuna kendi
kaderini tayin hakkı! Herkese her düzeyde eşit, parasız, Sermaye iktidarı üniversiteleri işçi ve emekçi çocuklarının yüzüne kapatıyor, eğitimi paralı hale getiriyor; gerici, şoven ve yoz bir eğitim dayatıyor. Sermaye iktidarının gençliğe sunduğu tek şey işsizlik ve sefalet ücreti, ağır çalışma koşulları ve baskıdır. Sömürü, savaş ve zorbalık üreten bu düzende gençliğin bir geleceği yoktur. Gençlik, insanca bir yaşam ve özgür bir gelecek istiyorsa işçi sınıfı ve ezilen halkların safında mücadele etmelidir. Kadınlar üzerindeki çifte sömürüye, baskıya ve Bu toplumun yarısı, bin yıllardır cinsiyetinden dolayı aşağılanıyor, ikinci sınıf insan konumuna düşürülüyor. Emekçi kadının üzerindeki çifte baskı ve sömürü bin yıllardır sürüyor. Eşitlik ve özgürlük vaadiyle yola çıkan burjuvazi, kölelik zincirlerine yenilerini eklemekten başka emekçi kadınlara ne verdi, ne verebilir? Bu düzenin gerici partileri kanına ne verdi, ne verebilir? Emekçi kadınlar! Maruz kaldığınız çifte sömürü ve kölelik koşulları ancak toplumsal bir devrimle son bulacaktır. Geleceğiniz ve kurtuluşunuz için zincirlerinizi kırıp mücadelenin ön saflarında yerimizi almaktan, sesinizi yükseltmekten başka bir seçeneğimiz yoktur. Toplumsal hayatın her alanında kadın-erkek eşitliği! Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu her türden sömürüye, eşitsizliğe ve zorbalığa son vermek için; Bizler, emeğiyle geçinen milyonların sesini duyurmak, taleplerini ve özlemlerini haykırmak için bu kavgada yer alıyoruz. Bu davada bireysel bir çıkar gütmüyoruz. Yalanlarla bezenmiş parlak vaadler sunmuyoruz. Kolay çözümler önermiyoruz. Zira, bir sömürü cehennemi haline getirilen bu ülkede hiçbir şeyin kolay olmadığını biliyoruz. Yaşamak için bize ödetilen bedellerin ağır, alınterimizin ve kanımızın sudan ucuz olduğu, insanlık değerlerinin ayaklara altına alındığı bir ülkede, sahte çözümler peşinden sürüklenmeyelim! Yapmamız gereken seçim; ücretli kölelikle özgürlük, düzenle devrim arasındaki seçimdir. Tek çözüm örgütlü gücümüze güvenmek, sınıf mücadelesini yükseltmektir. Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, bütün işçileri, her milliyetten emekçileri, gençleri ve kadınları bu mücadeleye sahip çıkmaya, geleceğimizi kendi ellerimize almaya çağırıyor. Bu çağrı, çürüyen asalak sermaye sınıfına karşı, devrimci işçi sınıfının çağrısıdır. Bu çağrı, hak ve özgürlüklerimizi kopararak alma, geleceğimizi birlikte kurma çağrısıdır. Bu çağrı barbar kapitalizmin sömürü, yıkım ve savaş düzenine karşı, sömürüsüz ve savaşsız bir dünya için devrim ve sosyalizm çağrısıdır. Bu çağrı, ezilen ve sömürülen milyonlara aşağıdaki acil talepleri için ayağa kalkma ve devrimci şiarlar etrafında birleşme çağrısıdır. - Herkese iş, tüm çalışanlara
iş güvencesi! Kahrolsun sermaye diktatörlüğü! Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) Müslüm Turfan
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformundan savaşa karşı açıklama ve çağrı... Emperyalist savaşa hayır! 11 Eylülde gerçekleştirilen saldırıları bahane eden Amerikan emperyalizmi, dünyanın stratejik bölgelerini doğrudan denetimine almak; ekonomik, siyasal ve askeri egemenliğini perçinlemek için başlattığı barbarca savaşı tırmandırıyor. Afganistandan sonra sırada Irak ve diğer bölge ülkeleri var. Şimdi oyunun ikinci perdesi oynanıyor. Afganistan halkının tepesine bomba yağdıranlar, şimdi Irak halkını yıkımdan, katliamlardan geçirmeye hazırlanıyorlar. Saddam rejimini, elinde kitle imha silahları bulundurmakla, çevre ülkeleri tehdit etmekle ve ülkesini diktatörce yönetmekle suçlayan Amerika, bu ülkeyi de tıpkı Afganistan gibi kana bulamak istiyor. Haydutluğu tescilli Amerikan yönetimi, ne olursa olsun Iraka askeri operasyon düzenleneceğini tekrar tekrar ilan ediyor. Ülkemiz de Amerikanın çıkarları için bu savaşın içine sürükleniyor. Çünkü Türkiyeyi yönetenler İMF kredileri karşılığında Amerika ile bir kan pazarlığı yürüttüler ve bu savaşta ona destek vermeyi kabul ettiler. Amerikan gazeteleri İMF Türkiyeyi bizim için satın aldı diye açık açık yazdı. Sermaye iktidarı türlü gerekçelerin ardına sığınarak savaş hazırlıklarını yoğunlaştırmış bulunuyor. Devletin zirvesinde sürekli olarak toplantılar yapılıyor, kararlar alınıyor, genelgeler yayınlanıyor. Amerikalı temsilcilerin biri giderken diğeri geliyor. İşçilere, çeşitli milliyetlerden emekçilere, kadınlara, gençlere ve tüm duyarlı kamuoyuna sesleniyoruz! Bu savaş gerici, emperyalist bir savaştır. Bu savaş emperyalist sömürücülerin petrol savaşıdır. İşçi ve emekçilerin, yüzyıllardır yanyana yaşayan komşu halkların bu savaştan hiçbir çıkarı yoktur. Tersine, bölge halkları emperyalizmin çıkarları uğruna birbirine kırdırılacaktır. Emperyalistler bizden kendi çocuklarımızı, onurumuzu ve geleceğimizi savaşa sürmemizi, onlar için ölmemizi ve öldürmemizi istiyor. Bu nedenle bu haksız savaş mutlaka engellenmelidir. Türkiye bu savaşa kesinlikle girmemelidir. Emperyalist haydutlar Ortadoğudan defedilmelidir. Fakat bunu kim sağlayacaktır? Açık ki sadece Türkiye bu savaşa girmemelidir demek bu savaşı önlemeye yetmeyecektir. Emperyalizme göbekten bağlı, Beyaz Saraydan, Pentagondan ve İMFden talimat alarak bu ülkeyi yönetenlerden savaşı önlemesini bekleyemeyiz. Bu görev başta işçi ve emekçiler olmak üzere, toplumun tüm duyarlı kesimlerine düşmektedir. Ülkenin asıl sahipleri ne sermaye sınıfıdır, ne de bugün devletin tepesinde oturanlar. Ülkenin asıl sahipleri emekçilerdir. O halde ülkemizi ve kardeş bölge halklarını emperyalist savaşlardan, savaşın yaratacağı yıkımdan korumak da, onların sorumluluğundadır. Yapılması gereken, savaşların kaynağı olan emperyalist-kapitalist barbarlık düzenine karşı mücadeleyi yükseltmektir! Yapılması gereken, işçilerin birliğini halkların kardeşliğini güçlendirmektir! Yapılması gereken, emperyalist savaşa boyun eğen, halktan gerçekleri gizleyen Amerikancı partilerden sokakta ve sandıkta hesap sormaktır! Emperyalist savaşa hayır! Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu Adana Bağımsız Sosyalist Milletvekili Adayı Özden Demirel |
|||||