Temel özgürlüklere tırpan şimdi de temel işçi haklarına yöneldi...
ABDde Ulusal Güvenlik nedeniyle Amerikada işveren sendikası ve liman işçileri arasında süren TİS görüşmelerinin geçtiğimiz günlerde tıkanması sonucunda ülkenin batısındaki 29 limanda işçiler üretimden gelen güçlerini kullanarak işi bıraktılar. İşçiler konteynerlerin gemiye yüklenmesinin otomotik hale getirilmesinin kitlesel işsizliğe yolaçacağı gerekçesiyle direnişe geçmişlerdi. ABD fedaral hakimi, emperyalist savaş ağası Bushun emriyle liman işçilerinin 10 gündür süren ve 29 limanı felce uğratan direnişlerini durdurma kararı aldı ve greve 80 gün ara verildi. Greve 80 güne kadar ara verilmesi 1947 yılında bir yasayla güvenceye alınmıştı. Ama bir devlet başkanı bu yasayı 24 yıldan beri ilk kez olarak uygulamaya sokuyor. Bush müdahalesini, grevin ülke ekonomisine zarar vermesi biçiminde gerekçelendirdi. Böylesi bir sonuç sürpriz olmadı. Zira Bush grevi daha önden "ulusal güvenlik" gerekçesiyle engellenmeye çalışmıştı. Daha grev öncesinde grevle ilgili tehditler savurmuş, gerekirse grevi kırmak için savaş gemilerinin kullanılacağını söylemişti. Ayrıca Bush, liman işçilerini ve sendikaları İLWUyu hedef alarak, tüm kıyı şeridi için geçerli olan toplusözleşme anlaşmasını 29 parçalı anlaşmaya dönüştürebileceği tehditlerini de savurmuştu. Karara karşı liman işçilerinde ve sendikalarında öfke büyük. Yasaklanma kararına karşı tüm güçleriyle karşı koyuyorlar. Liman işçileri grevleri ile yeni bir toplu iş sözleşmesi kabul ettirmeye çalışıyorlardı. Ana tartışma noktası yeni teknolojilerin uygulamaya konulmasının işyerlerinin yok edilmesine neden olacağı. Daha önce Hamburg ve Roterdamda da bunlar yaşanmıştı. Bu yeni sistemle liman işçilerinden yeni kalite talep edilecek. Bununla da şimdiye kadar geçerli olan TİS geçerliliğini yitirerek, işçiler ucuz işgücü olarak ve kölece çalıştırılacak. Nakliye işçileri dünya örgütü İTF, Ağustos ayında Amerikalı işçi kardeşleriyle dayanışma içinde oldukların açıklamıştı. Avusturalya İTF liman işçileri seksiyonu şefi de, ABDli işçi kardeşlerimize baskı yapılırsa tüm dünyada gemilere "dokunmayız" diyerek sınıf dayanışmasının gerekliliğini vurguladı.
Liman işçilerinin mücadelesi ve (Tüm Liman İşçileri Sendikasının Hamburg işyeri temsilcileri başkanı Bernt Kamin ile yapılan bu röportaj, 10 Ekim 2002 tarihli Alman junge Welt gazetesinde yayınlanmıştır...) jW: ABDnin batı kıyısında örgütlü Liman İşçileri Sendikası İLWU işveren ile sert bir sınıf mücadelesi sürdürüyor. Herhalde orada gelenekler bizimkinden çok daha sert. Bernt Kamin: Bu oradaki işveren yapısının Avrupa limanlarından daha farklı olmasından kaynaklanıyor. Burada işveren sendikası, terminal işletmeler halinde organize olmuş durumda. ABDde İLWUnın, özellikle Danimarkalı Maersk Sealand veya Amerikan APL gibi uluslararası alanda hakim olan deniz nakliyatı firmalarıyla işi var. Bunlar geçtiğimiz yıllarda deniz ticaretini öylesine bozdular ki, ucuz bandıralı vapurlarda neredeyse kölecilik koşulları uygulanıyor. Buna karşın limanlar çok iyi organize edilmiş ve iyi çalışma koşullarıyla donanmış. Bu ilgili firmaların pek hoşuna gitmiyor. Bizim bugün Amerikada gördüklerimiz, iyi çalışma koşullarını yok etmek için yapılan saldırıdan başka bir şey değildir. İkincisi ise, Bush şurekasının işverenlerin yanında yer alarak, Taft-Hartley Yasasını uygulayarak böylece işçileri mahkeme kararıyla işlerinin başına dönmeye zorlamasıdır. jW: Uluslararası Nakliyat İşçileri Federasyonu İTF, İLWU yu destekliyor ve bu mücadelenin mükemmel bir role sahip olduğunu vurguluyor. Burada fevkeladeliği olan nedir? Bernt Kamin: Bu alanda söz sahibi ve taşımacılık zincirinde tüm dünyayı giderek daha fazla etkisi altına alan şahıs ve işletmelerin geçmişte saldırdığı işyerleri de özellikle güçlü ve çok iyi örgütlenmişlerdi. İlki, Avustralyada Patrikste yaşanan büyük mücadeleydi. Patrikste orada örgütlü sendikaya (MUA) saldırıldı. Grev kırıcılarının işe sokulma denemelerine rağmen liman işçileri bu mücadeleyi kazandılar. Çünkü İTF, dünyanın büyük bir bölümündeki limanlarda, grev kırıcıları tarafından çalışılan gemilerde çalışılmayacağının, bu gemilerin liman işçileri tarafından boykot edileceğinin güvencesini verdi. Bugün ABDnin batı kıyısında yaşanan çatışma da bu mücadelenin bir devamı niteliğinde. İLWU bununla kendisinin ne kadar politik bir sendika olduğunu da gösteriyor. ABD limanlarında geçmişte de işi bırakmalar, grevler yaşandı. Örneğin Güney Afrikada ANC ile dayanışma için... Ya da Amerikalı liman işçileri El Salvadordaki faşist güçlere silah taşımayı reddettiler. Ve çok iyi çalışma koşullarını mücadeleleriyle kazandılar. İLWU devasa bir güce sahip, isterse tüm batı kıyısında yaprak bile kıpırdatmaz. İTF tüm dünyada dayanışma eylemleri gerçekleşebileceğini ilan etti Biz, işveren sendikası PMAya, grev kırıcıları tarafından çalışılan gemilere elimizi sürmeyeceğimizi açıkça ilan ettik. Örneğin, dünyanın en büyük denizcilik şirketi ve aynı zamanda ABDnin batı sahillerinin en önemli aktörlerinden Danimarkalı SİD Maersk Sealandlı işçi kardeşlerimiz de ülke limanlarında gösteri olduğunu açıkladılar. Bunun tekellerin anladığı tek dil olduğuna inanıyorum. Dünyadan kısa kısa... Fiat işçilerinin bir günlük grevi İtalyan otomobil tekeli FİATta işçi kıyımı için start verildi. Bir kısmının General Motora dahil edildiği tekel geçtiğimiz günlerde 7 bin işçi çıkaracağını açıkladı. Üretimin işgücünün daha ucuz ve işçi haklarının daha az olduğu Türkiye ve Polonyaya kaydırılması planlanıyor. Bunun sonucu olarak 2 bin işçinin işini kaybedeceği Sicilyada işçiler, işten atılmaları protesto etmek için Pazartesi günü önce bir günlük greve gittiler. Sendikalar önümüzdeki günlerde yeni mücadele biçimleriyle protestolarını sürdüreceklerini açıkladılar. Alman telekomu 46 bin çalışanını işten çıkarmaya hazırlanıyor Hizmet sendikası ver.di Alman Telekomunun geçen salı akşamı açıkladığı 46 bin kişinin çalıştığı işyerlerinin yok edilmesi ile ilgili karara tepki göstererdi. Sendika bu karara sert bir direnişle yanıt vereceklerini açıkladı. Telekom daha önce 2004 yılına değin 30 bin işçinin işyerinin yok edileceğini açıklamıştı. Fransada özelleştirmelere karşı grev Fransada geçen hafta 80 bin kişi hükümetin kamu sektöründe yapmayı planladığı özelleştirilmeleri protesto ettiler. Eyleme çağrıyı Avrupanın en büyük enerji kurumu olan Fransa Elektrik (EdF) ve gaz kurumu (GdF)te örgütlü sendikalar yaptı. Birçok özel sektöre ait firmalar da bu çağrıya katıldı. Sadece Pariste onbinlerce kişi özelleştirme saldırılarına karşı yürüdü. Fransanın gerici burjuva hükümeti derinleşen ekonomik kriz koşullarında ve ABnin denk devlet bütçesi talebinden dolayı kamu işletmelerinin bir bölümünün satılması ile kasaya milyarlarca frankın gireceğini hesaplıyor. Bu ise işçi ve emekçiler için iş yerlerinin yok edilerek işsiz kalması, sosyal hakların yok edilmesi anlamına geliyor. Yunanistanda emperyalist savaşa karşı protestolar Dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi Yunanistanda da savaş karşıtı eylemler sürüyor. Girit adasında yapılan ve iki gün süren AB savunma bakanları toplantısı, bu protestoların son halkasına vesile oldu. Toplantıda AB ile ABD ile arasındaki mesafeye daraltmak sorunu ele alındı ve bu çerçevede orduların modernleştirilmesi konusu ele alındı. Toplantı binası önünde biriken yüzlerce kişi ABDnin Irak savaşını protesto etti. Polis protestoculara azgınca saldırarak dağıttı. Eylemde yaralananlar oldu. |
|||||