Blix ve El Baradey Güvenlik Konseyine son raporlarını sundular!
ABD-İngiliz savaş koalisyonunun
sahtekarlığı belgelendi
ABDnin başlattığı yeni emperyalist paylaşım savaşının kurmayları ilk hedef olarak Afganistanı seçmişti. Bu ülke yerle bir edildikten sonra Iraka yönelik saldırı hazırlığına başlandı. Baştan beri Irakı ikinci hedef ülke olarak belirleyen savaş çetesi, Irakın yıkımıyla beraber tüm Ortadoğuda Amerikan uşağı yönetimleri işbaşına getirmek amacıyla hazırlanan planı devreye sokacaklar.
Iraka saldırının meşruiyeti için BM devrede
Ancak Irak, Afganistana benzemiyordu. Bu farklılık emperyalist saldırganların işini karmaşıklaştırıyor, onları meşruiyet arayışına zorluyordu. Zira 11 Eylül saldırılarından hemen sonra oluşan terör karşıtı ittifak daha Afganistana atılan bombaların dumanı tüterken çatırdamaya başlamıştı. Bu koşullarda Iraka saldırı bahanesi yaratmak için bu ülkenin BM Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal ederek kitle imha silahı ürettiği iddiası ortaya atıldı. Bu iddiaların gerekçesi, CİA ajanlarının ağırlıkta olduğu silah denetçileri ekibinin 98de Iraktan sınır dışı edilmesidir. ABD emperyalizmi, Irak yönetiminin önüne iki seçenek koydu: BM kararlarının ihlaline son verip silahsızlanmak, ya da bir askeri müdahaleye hazır olmak.
ABD-İngiliz savaş koalisyonunun yoğun savaş hazırlığına tanık olan Irak yönetimi, olağan koşullarda kabul edilmesi mümkün olmayan yaptırımlar içeren BM Güvenlik Konseyinin 1441 sayılı kararını kabul ederek, yeni bir silah denetçileri ekibini Bağdata davet etti. Böylece, aralarında ABD-İngiliz ajanlarının da bulunduğu Hans Blix yönetimindeki BM ekibi Irakı didik didik etmeye başladı. Washingtonun hedef göstermesi ve doğrudan baskısı altında faaliyet yürüten Blix ve ekibi Güvenlik Konseyine sunduğu raporlarda somut bir kanıt ortaya koyamadı, ama, savaş histerisi içindeki Bush ve çetesine propaganda yapabilecek malzeme sunmak için de özel çaba harcadı.
Silah denetçilerinin Iraka saldırmak için kanıt sunamayacağını, buna bağlı olarak BM Güvenlik Konseyinden istediği kararı çıkartamayacağını gören haydutbaşı Bush ve ekibi BMyi dikkate almak zorunda olmadıklarını, dahası bu kurumun gerekli olup olmadığının tartışılması gerektiği yönlü küstahça açıklamalarda bulunmaya başladılar.
BMnin silah denetim süreci devam ederken, buna eşlik eden savaş hazırlığı, gerçekte, Amerikan emperyalizminin silah denetçileri ne yönde rapor verirse versin, BMden yeni bir karar çıksın ya da çıkmasın Iraka saldıracağını somut olarak gösteriyordu. Ancak dünya çapında hızla yayılan emperyalist savaş karşıtı mücadele saldırganların işini zora sokmaya başladı. Bu koşullarda ABDnin aradığı uluslararası meşruiyet, sadece saldırı planını hayata geçirmek için yolu düzleyecek, işi kolaylaştıracak türden bir meşruiyettir. Her tarafa salyalarını saçarak bu kirli amacına ulaşamaya çalışan Bush ve savaş çetesinin, akla gelebilecek her türlü tehdit ve rüşvet yöntemlerini aynı anda kullanarak, Güvenlik Konseyinden savaş yönünde bir karar çıkartmaya çalışması sıkışmanın vardığı boyutu gösteriyor. Zra emperyalist savaş daha başlamadan dünya halkları tarafından mahkum edilmiş durumda.
İddialar yalan, belgeler sahte
Emperyalist odaklar arası çelişkilerin keskinleştiği, var olan çatlağın günden güne derinleştiği günlerde Güvenlik Konseyine yeni bir rapor sunan BM silah denetçileri şefi Hans Blix ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed El Baradey, ABD-İngiliz savaş koalisyonu elebaşılarını çileden çıkardı. Savaş çetesinin diplomatik alanda sıkışık olduğu günlerde açıklanan rapor, Irak yönetiminin, denetçilerle daha ileri düzeyde işbirliği yaptığını dile getirirken, savaş histerisi içinde bulunan Londra ve Washington yönetimlerinin iddialarını destekleyecek verilerden de yoksundu. Bu rapor anında tepki gördü. Öyle ki, ABD yönetimi işi, denetçileri Irakla ilgili önemli bir kanıtı gizlemekle suçlayacak boyuta vardırdılar. ABDye göre, denetçiler son denetimlerinde Irakın kimyasal ve biyoloji silahlarda kullanılabilecek nitelikte bir keşif uçağına sahip olduğunu tespit etti, Blix ise oturumda buna değinmedi. Oysa ABD-İngiliz istihbaratlarının tekelci medya ile beraber sürdürdüğü kampanya kapsamında şüpheli olduğu iddia edilen Iraka ait tüm bina, tesis ve saraylar silah denetçileri tarafından incelendi, iddiaların aksine hiçbir somut kanıta rastlanmadı.
Blixin ardından Güvenlik Konseyine raporunu sunan El Baradey, ABD-İngiliz iddialarına Birleşmiş Milletler nezdinde darbe indirmiş oldu. ABDnin silah denetçilerine getirdiği suçlamaya karşı Irakın yurtdışından uranyum aldığına ilişkin ABD ve İngiltere tarafından sunulan belgelerin sahte olduğunu söyleyerek karşılık veren El Baradey, Ayrıntılı incelemeler sonucunda, Nijer ile Irak arasında uranyum alışverişi yapıldığı haberlerine temel teşkil eden belgelerin aslında gerçek olmadığı sonucuna vardık dedi.
Blix ve El Baradeyin raporları, Bush ve savaş çetesini diplomatik alanda zor durumda bırakırken, BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından yapılan, ABD ve diğer ülkelerin BM Güvenlik Konseyinin onayını almadan askeri harekete girişmelerinin gayrımeşru olacağını dile getiren açıklaması da savaş kundakçılarını rahatsız etti. Aynı günlerde basın toplantısı düzenleyen haydutbaşı Bush, Iraka saldırmak konusunda kimsenin iznine ihtiyaçları olmadığını söyleyerek ABD emperyalizminin saldırganlık ve savaş politikasını dünyaya dayatacaklarını açıkladı. Amerikan istihbaratının BM Güvenlik Konseyi üyesi devletlerin BM temsilcilerinin tüm görüşme/haberleşmelerinin (telefon, elektronik posta vb.) takip edilmesi için verilen talimatın açığa çıkması, bir kez daha dünyanın en zorba yönetiminin kural tanımayan küstahlığına ışık tutmuş oldu.
Ahlaki çoğunluk safsatası
ABD emperyalizmi, BM dahil hiçbir kurum ve kuralı tanımayacağını ilan ediyor (Bushun basın toplantısı). Ama öte yandan BMden destek almak için her türlü kirli yola da başvuruyor. Rusya ve Fransa Güvenlik Konseyinden bir savaş kararının çıkmasını engellemek için veto haklarını kullanacaklarını resmen açıkladılar. Buna karşılık ABD-İngiliz savaş koalisyonu ahlaki çoğunluk gibi ucube bir kavram ortaya atarak bunun ardına sığınmaya çalıştı. Buna göre ABD, tasarı veto edilse bile, 9 ülkenin desteğini alabilirse Iraka saldırı için ahlaki sebep oluşacağını iddia ediyor. Ancak bu manevra da şimdilik tutmadı, (zira bunun için Güvenlik Konseyinden en az 9 oy almaları gerekirken, destek veren ülke sayısı 5le sınırlı kaldı). Bundan dolayı da ABD-İngiliz tasarısının oylanması ertelendi. Tabii ABD-İngiliz savaş ittifakı bu s&uum;reyi, Konseyin daimi olmayan üyeleri üstünde (Suriye, Kamerun, Meksika, Şili, Angola, Gine ve diğerleri) baskı, şantaj ve tabii ki rüşvetle baskı kurarak, tasarı lehine oy vermeye zorlamak için kullanacak.
İşgalci emperyalist güçler
savaşın fitilini ateşlemek için emir bekliyor
Emperyalist savaş kundakçıları diplomaside, uluslararası hukukta, meşruiyet vb. alanlarda yaşadıkları sıkıntılara rağmen güçlerini savaşa hazır hale getirmiş durumdalar. Onmilyonların savaş karşıtı mücadelesini umursamadığını iddia eden, uluslararası hiçbir kuralı takmayacaklarını açıklayan Bush ve uşağı İngiltere Başbakanı Tony Blair halen savaşı başlatmayı göze alabilmiş değiller. İngiliz halkının emperyalist savaşa karşı milyonlarla sokaklara dökülmesi, bu muhalefetin iktidardaki İşçi Partisini bölünme noktasına getirmesi ve Blaire açıktan yapılan istifa çağrılarının da gösterdiği gibi, savaş karşıtı mücadele haydutların suratına bir şamar gibi inmektedir.
Buna rağmen emperyalist savaş karşıtı kitle mücadelesi, henüz zorbaları yeni bir paylaşım savaşı başlatma kararlarından vazgeçirebilmiş değil. Zira onların diplomasi için sayılı günler kaldığını söylemeleri, BM silah denetçilerine daha fazla zaman tanımayacaklarına dair yaptıkları açıklamalar, kritik rakam olarak değerlendirilen 250 bin askerin bölgede savaşa hazır halde bekliyor olması, Amerikalı ve İngiliz üst düzey askeri yetkililer tarafından verilen vurmaya hazır durumda bekliyoruz türünden demeçler, Türkiye topraklarına yapılan yığınaklar, Kuveyt topraklarının yarısının askeri bölge ilan edilmesi... Emperyalist yıkım savaşının başlamasının artık an meselesi haline geldiğini gösteriyor.
Dünya proletaryası ve emekçilerin direnişi
savaşı durdurabilecek yegane güçtür
Iraka ilk bombanın düşmesi ile mücadelenin yeni bir boyut kazanması hiç de sürpriz olmayacaktır. Bununla ilgili olarak yapılan militan direniş çağrıları, uluslararası çapta bir genel grev kararının alınması ve savaşın başlaması durumunda genel grev silahının çok daha etkin ve yaygın bir şekilde kullanılacağı yönündeki kararlı çağrılar, emperyalist savaş karşıtı mücadelenin sıçrama yapmaya aday olduğunun göstergeleridir.
İşbirlikçi burjuva devlet fiilen emperyalist savaşın bir tarafı haline gelmiş bulunuyor. Açık ki bu olgu Türkiyeli işçi ve emekçilere, anti-emperyalist, anti-kapitalist tüm güçlere ağır sorumluluklar yüklemektedir. Emperyalist savaşın tutarlı muhalifi olan bu güçler, dünyada gelişen mücadelenin güçlü bir bileşeni olmakla yükümlüdürler. Bu tarihsel önemde bir yükümlülük ve yerine getirilebildiği oranda, proleter bir devrimle çürümüş kapitalist düzeni yıkıp sosyalizmi kurma mücadelesine paha biçilmez önemde katkıları olacaktır.
|