Irakta ABDnin zafer ilanının bir geleceğinin olmadığı gün geçtikçe kesinlik kazanıyor. İşgal karşıtı direniş her geçen gün yaygınlaşıyor. Öyle ki, son bir hafta içerisinde Irak, Bağdatın düşmesinin ardından bu yana yaşanan en şiddetli çatışmalara sahne oldu. İşgal güçlerine karşı birçok yerde silahlı saldırı düzenlenirken, işgal karşıtı kitle protestoları da sürdü. Bu gelişmelere paralel olarak işgal güçleri terör estirerek, katliamlar gerçekleştirerek büyüyen direnişin önünü almaya çalıştılar. Son bir hafta içerisinde ağır silahlar, uçaklar ve helikopterlerin kullanıldığı operasyonlar sonucu 100den fazla Iraklı katledildi. Onlarcası yaralanırken, yüzlercesi de tutuklandı. Bu vahşi teröre rağmen önümüzdeki günlerde işgal karşıtı direnişin yaygınlaşacağ işgal güçlerince de kabul edilen bir gerçek durumunda. Irak onlar için giderek tam bir bataklık haline geliyor.
İşgalci güçlere yönelik silahlı saldırıların yoğunluğu, burjuva medyanın Amerikancı kalemlerini dahi savaşın henüz bitmediğini kabullenmek zorunda bırakmış bulunuyor. Son bir hafta içerisinde özellikle Bağdatın kuzeyinde ağır silahların da kullanıldığı birçok saldırı gerçekleştirildi. Saldırılar sonucu birçok ABD askeri öldürülürken, içerisinde askeri helikopterlerin de olduğu çok sayıda askeri araç tahrip edildi. Silahlı direniş tek bölgeyle de sınırlı kalmayarak yayılmış durumda. İşgal güçleri Irak topraklarında rahat hareket edemez hale gelmiş bulunuyorlar.
Küçük gruplar halinde hareket eden silahlı güçlerin merkezi bir koordinasyona sahip olup olmadıkları henüz bilinmiyor. Ancak eylem ve hareket tarzı açısından belli bir uyum gösterdikleri şüphesiz. Yoğunluğunu artıran ve işgalci güçleri acz içerisinde bırakan bu eylemler, yolaçtıkları askeri sonuçlardan öte, halkın silahlı direnişe yönelik eğilimini daha da güçlendiriyor. Nitekim çeşitli kentlerde düzenlenen gösterilerde işgalcileri her ne pahasına olursa olsun kovma kararlılığı ortaya konuluyor. Birçok kitle gösterisinde eylemci halk işgalci askerlerle karşı karşıya geliyor. İşgalci güçler neredeyse her işgal karşıtı gösteriye karşı silah kullanıyor. Bu ise işgali parlatmak için kullanılan demokrasi cilasından neredeyse hiçbir şey bırakmamış durumda. İşgal karşıtı direnişin yoğunluk kazanması üzrine işgal yönetimi son olarak, işgal karşıtı gösteri, yürüyüş ve bildiri dağıtılmasını yasaklayarak bu durumu tescillemiş oldu.
Geçtiğimiz hafta Bağdatta sokakları dolduran eski Irak ordusunun askerleri, maaşlarının ödenmemesini protesto ederek, bundan sonra işgalci ordu güçlerine karşı intihar eylemlerine başvuracaklarını ilan ettiler. ABD askerlerinin bu protestoya karşı aldığı tutum değişmedi. İki gösterici öldü, çok sayıda insan yaralandı. Bu eylem Irakta gerçekleşen işgal karşıtı protestolardan sadece biri. Ancak direnişin geleceğini göstermesi bakımından önemli bir eylem niteliğinde. Öncelikle işgale ve işgalin yarattığı sonuçlara karşı büyüyen tepki artık işgalcilerin demokrasisinin sınırlarını aşmaktadır. İkincisi, savaş öncesinde sayısal olarak dünyanın en büyük ordularından biri sayılan Irak ordusu dağıtılmasına karşın henüz silahsızlandırılamamıştır. Ayrıca Irak halkının büyük bir bölümü savaş dolayısıyla silahlanmış durumdaır. Geçtiğimiz hafta işgalcilerin silah bırakmak için belirledikleri süre dolmasına rağmen, teslim edilen silah sayısı birkaç yüzü geçmedi. Irak halkının elinde onbinlerce silah olduğu tahmin ediliyor. Bu silahların gelecekte daha örgütlü ve yaygın biçimde işgal güçlerine karşı kullanılacağı gerçeği işgalcileri korkutuyor.
İşgale karşı büyüyen direnişin bugün çok daha net biçimde gösterdiği bir gerçek, direnişin mezhep farklılıklarını bir yana itmiş olmasıdır. Emperyalistlerin işgal öncesinde mezhep farklılıklarını işgal için önemli bir malzeme olarak gördükleri biliniyor. Ancak bu beklenti daha savaş sırasında çökerken, sonrasındaki gelişmeler de halkın bu tutumunu güçlendirdiğini gösteriyor. Öyle ki, Bağdatın düşmesinin ardından güneyde yoğunlaşan protestoların ağırlık merkezi Bağdatın kuzeyine kaymıştır. Şiiler ve Sünniler işgale karşı direnişte birlikte hareket etmektedirler. İşgal karşıtı eylemler geçtiğimiz hafta Sünni halkın yaşadığı bölgelerde yoğunlaşırken, Şiilerin yaşadıkları bölgelerde de devam etti. Basrada toplanan binlerce Iraklı Kendi kendimizi yönetmek istiyoruz! sloganlarıyla yuuml;rüdü.
İşgal karşıtı direnişin gelişme seyrinde en önemli belirleyicilerden biri de Filistin direnişidir. Bilindiği gibi Filistin direnişinin Arap halkları nezdinde önemli bir manevi etkisi bulunmaktadır. ABD ve İsrail siyonizmine karşı Arap halklarını birleştirmekte, Filistin sorununu bir Arap davası haline getirmektedir. ABDnin Ortadoğu hakimiyeti için Filistin sorununu çözmek, yani Filistin direnişini ezmek kilit önemdedir. Irakın işgalinin ardından Filistinde atılan adımlar, Filistin direnişi şahsında başta Irak olmak üzere Ortadoğudaki ABD karşıtı direniş odaklarını bu manevi güçten yoksun bırakmayı hedeflemektedir. Ancak Filistinde yaşanan gelişmeler ABDnin planlarını bir kez daha boşa çıkarmaktadır. ABD ve İsrailin Filistinde yaşadıkları açmaz sürmektedir. Bu durum Irak halkı nezdinde direnişi güçlendiren bir etki yaratmakta, moral bakımdan güçlendimektedir. Irak emperyalistler için Ortadoğuda ikinci bir Filistin olma yolundadır.
Irak halkının direnişi karşısında giderek bir batağa saplanan işgalciler, İsrail usulü operasyonları yaygınlaştırıyorlar. Son bir hafta içerisinde işgalci güçler Çöl akrebi ve Yarımada operasyonu adını verdikleri geniş çaplı katliamlara başvurdular. Bağdatın batısındaki Felluce, Ramadi ile kuzeyindeki Balad, Bakaba ve Tikrit kent ve kasabaları yoğun bombardımana tabi tutuldu. Onlarca Iraklı bu operasyonlar sonucunda katledildi, yüzlercesi de tutuklandı. Tutuklanan Iraklıların maruz kaldıkları muameleler de gün yüzüne çıkmaya başladı. Geçen hafta içerisinde bir Iraklı tutuklu kapatıldığı yerde öldürülmüş olarak bulunurken, başka bir tabutlukta ise firar gerekçesiyle birden çok Iraklı katledildi.
Savaş ve savaş sonrasında işgalci güçlerin sergiledikleri katliamcılık korkunç boyutlara ulaşmıştır. Yaklaşık olarak bugüne kadar 5-7 bin arasında sivil katledilmiştir. Bunlar sadece hastane ve morg kayıtlarından çıkarılan rakamlardır. Dolayısıyla katliamın boyutları çok daha yüksektir. İşgalciler Irakta yaşananlar konusunda katı bir sansür uyguladıkları için dışarıya yansıyanların bu kadarı bile vahşetin akıllara durgunluk verecek ölçüde olduğunu göstermektedir. Direniş yükseldikçe terör de dizginlerinden boşalmaktadır. Bir hafta içerisinde 100den fazla Iraklı öldürülmüştür. Önümüzdeki günlerde bu sayının katlanarak artması beklenmelidir.
İşgalcilerin Iraktaki varlığının Irak halkı nezdinde hiçbir meşruluğu olmadığı gibi, yaygınlaşan ve katliamlara dönüşen saldırganlık mevcut öfkeyi büyütüyor. Bunun karşısında işgalcilerin elinde zor dışında başka bir silah da bulunmuyor. Emperyalistlerin Ortadoğu hakimiyetini pekiştirmek için seçtikleri ilk hedef, gelişmelerin tersinden büyüttüğü direniş dinamikleriyle birlikte orta vadede emperyalizmin Ortadoğu hakimiyetinin parçalanması için ciddi bir kırılma noktası haline geliyor.