Ecevit Saddama mektup gönderdi...
Emperyalizmin çıkarları için kardeş halkların
kanı akıtılmak isteniyor Tekelci sermayenin ve hükümetinin emperyalizme uşaklıkta sınır tanımadığı artık kimse için bir sır değil. Bununla birlikte Ecevitin son ABD gezisi, yeni bir halka olarak uşaklık zincirine sağlam bir biçimde eklendi. Gezinin konusu Iraka, başka bir deyişle Ortadoğuya yeni bir saldırıydı. Ecevit gezi sonrasında yaptığı ABD Iraka bizsiz saldıramaz türünden açıklamalarla güya ABDnin Türkiyeye duyduğu ihtiyacı anlatmaya çalışıyordu. Gerçekte ise ABD emperyalizmine uşaklıkta sınır tanınmayacağını, Iraka yönelik bir saldırıda aktif olarak yer alınacağını belirtiyordu. Aynı zamanda bu açıklamalarla emekçi sınıfları savaşa hazırlamaya çalışıyordu. Ecevit emperyalist savaşı haklı göstermek için Sermaye hükümeti ABDden aldığı talimatlar üzerine hemen harekete geçti. Bizzat Ecevit tarafından Saddam Hüseyine bir mektup gönderildi. Daha önce Ocak ayı başlarında Dışişleri Bakanı İsmail Cem tarafından Irak Dışişleri Bakanı Naci Sabriye aynı minvalde bir mektup gönderilmişti. Ama şimdiki mektubun önemi, sermaye hükümetinin başı tarafından Irak Devlet Başkanına gönderilmiş olmasıdır. Bunun politik anlamı açıktır. Bu mektupla, Iraka yönelik bir saldırıda Türkiyenin aktif olarak yer alması meşrulaştırılmak istenmektedir. Ecevitin mektubunda Irakı BM denetimini engelleyen taraf olarak nitelemesi, kimin sözcülüğünü yaptığını açıkça ortaya koyuyor. Irakı suçlamayla başlayan mektup, Saddamın hizaya gelmesi yönünde uyarılarla devam ediyor: Topraklarınızı BM denetimine açmazsanız çıkabilecek vahim olaylardan Türkiye de büyük zarar görebilir. Çıkabilecek vahim olay Iraka yönelik saldırı ve Türkiye de bu saldırıdan büyük zarar görmemek için aktif bir rol üstlenecek. Sadece bu sözler bile mektubun yazılış amacını ortaya koyuyor. Iraka yönelik saldırı için hazırlık ABD Savunma Bakanı Danışmanı Richard Perlenin Almanyada yayınlanan Financal Times gazetesine yaptığı açıklama, ABDnin Ortadoğu hesapları konusunda yeterli fikir vermektedir: Saddam Hüseyin, bizim için tehlike olmadığını ispatlayacaksa, bunun tek yolu yönetimi bırakıp gitmesidir. Saddam böyle bir şey yapmayacağına göre, ABD Iraka mutlaka saldıracaktır. Sorun gerçekte Saddamın silah denetçilerine izin verip vermemesi değil, ABDnin Irakta kendisine bağlı kukla bir iktidarı iş başına getirmek istemesidir. Saddam Hüseyinin silah denetimine izin verileceği yönündeki esnek tutumunun Iraka karşı bir saldırıyı durdurmaya yetmeyeceği, ABDnin mutlaka başka bir bahaneyle saldırıyı gerçekleştireceği açık. Nitekim Perle açıklamasının devamında Iraka saldırıya karşı çıkan Avrupaya da eydan okuyor: Avrupalı müttefiklerimize gelince, müttifikleri olan ama savunması olmayan (tehlike altında) bir ABD ya da savunması olan ama gerekirse müttefikleri olmayan (güvenlikli) bir ABD arasında seçim yapmak zorunda kalsak şüphesiz ikincisini seçeriz. Bunlar ek bir açıklama gerektirmeyecek sözler. ABDnin Iraka yönelik hesapları yeni değildir. Bütün işaretler hazırlıkların tamamlandığı bir evrede saldırının başlatılacağı yönündedir. Bu saldırıda Türkiyeye düşen rol ise piyonluktur. Karşılıksız değil elbette. Gezi sonrası IMF ile imzalanan anlaşma ve serbest bırakılan 9 milyar dolar kredi, Amerikan askeri olmanın karşılığı olarak sermayeye sunuluyor. Sermayenin uşaklığına ortak olmayalım Kuşkusuz burada ABD emperyalizmine uşaklık eden sermaye sınıfıdır. 9 milyar dolarlık krediyi kullanacak olan da sermaye sınıfıdır. Ama bunun karşılığında savaşa gönderilecek, ölecek ve öldürecek olanlar ise, asker üniforması giydirilmiş işçi ve emekçilerdir. Ayrıca savaş sırasında hakları kısıtlanacak ve yeni saldırılara hedef olacak olanlar da yine işçi ve emekçilerdir. Kısacası sermaye sınıfı bir kez daha savaşın ve krizin faturasını işçi sınıfı ve emekçilere yüklemeye çalışıyor. İşçi sınıfı ve emekçiler bu kirli hesapları bozmak, kardeş halklara karşı kurşun sıkmak gibi bir onursuzluğu reddetmek zorundadırlar. |
|||||