İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı faaliyet gösteren kuruluşlarda (İSBAK A.Ş., İSFALT A.Ş., İSTON A.Ş., BELBiM A.Ş., Kültür A.Ş.de) çalışan 7 bin işçiyi kapsayan toplusözleşme görüşmelerinde 10 Temmuzda anlaşma sağlandı. Belediye-İş Sendikasıyla Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan sözleşmede, hedef enflasyona göre, ilk yıl %35, ikinci yıl %25 oranında ücret artışı gerçekleşti. Ankarada ASKİ, EGO işyerlerinde 8.450 işçi adına yürütülen toplusözleşmede anlaşma sağlanarak, ilk altı ay için %20, 2, 3 ve 4. altışar aylık sürelerde %15 zam verildi. Bu sözleşme, aylarca sürdürülen görüşmelerden sonuç çıkmayınca Yüksek Hakem Kurulunda belirlendi. Anadolu yakasında toplusözleşme görüşmeleri Üsküdar ve Ümraniye Belediyesi ile Belediye-İş arasında devam ediyor. Bu belediyelerde de diğerleri gibi greve gidilmeyeceği açık. Aylardır süren görüşmelerde sendika şubeleri tarafından ne greve hazırlık anlamında bir çalışma yapılmıştır, ne de taban duyarlı hale getirilmiştir. Uzayan görüşmelere karşı işçilerden gelen en anlamlı cevap, İstanbul ve İzmirde 5 Haziranda genel katılımla yapılan bir günlük iş bırakma eylemi oldu. Ama sendika başkanları bu tepkiyi değil, ülkenin sıkıntılarını dikkate aldılar. Belediye-İş Genel Başkanı Nihat Yurdakul örneğinde olduğu gibi, belediyelerde örgütlü sendikalar işveren tarafından dayatılan sözleşmeye imza attılar. Sendika başkanları toplusözleşme süreçlerini masa başında çözmek istediklerini sürekli dile getirmişler, daha baştan greve çıkmaya niyetleri olmadığını göstermişlerdi. Grevler, sınıfın hak gasplarına karşı taleplerini kazanmada en etkili silahıdır. Son yıllarda işçilerin bu silahı elinden alınarak, grevler yasaklanmaktadır. Bu silahı etkin kullanabilmenin yolu grev yasaklarına direnişle cevap vermekten geçiyor. Bugün bünyesinde en fazla işçi ve tabanında sınıf bilinçli işçiler olduğu halde, sendikaların aldığı tutum sermayenin değirmenine su taşımaktadır. Ehven-i şere razı edilen işçiler, hem ekonomik anlamda yaşanan güçlük hem de halkla belediye çalışanlarının karşı karşıya gelmesini önlemek adı altında pasifleştirilmekte, grev bir silah olarak değil bir felaket olarak gösterilmektedir. Belediye başkanları her toplusözleşme sürecinde türlü oyunlar tezgahlamışlardır. Belediye işçileri güya yüksek ücret alıyorlarmış ve bundan dolayı da belediyenin kasasında para kalmıyor, hizmetler yerine getirilemiyormuş. Sadece Büyükşehir belediyesi bütçelerinden birçok birimin taşeronlaştırılmasıyla ve dönen rüşvetlerle işçiye verilen paraların kat kat fazlası buralara aktarılmıştır. Birçok belediye SSK prim borçlarını ödememiştir. Genel hizmetlerin taşeronlaştırılmasıyla hem sendikalı işçi sayısı azaltılmıştır, hem de buralarda asgari ücret uygulanmaktadır. İkramiyeler ödenmemekte, fazla mesai paraları gaspedilerek esnek çalışma dayatılmaktadır. Belediye işkolunda çalışan işçiler üç ayrı sendikaya üye yapılarak bölünmüşlerdir. Kimi belediyelerde yetki sorunu yüzünden yıllarca toplusözleşme imzalanamamıştır. Sözleşmeler belediye gelirleri üzerinden değerlendirilerek imzalanmaktadır. İstanbul üzerinden düşünüldüğünde, ilçe belediyelerinde aynı sendikaya üye farklı belediyelerde çalışan işçiler aynı işi yaptıkları halde ücretler farklılaşmıştır. Bu durum belediye çalışanlarını bölmekte, birlikte hareketini engellemektedir. Adalar ve Maltepe belediyelerinde Belediye-İş toplusözleşme imzalamışken, Üsküdar ve Ümraniyede görüşmeler sürmektedir. Yeni iş yasası tasarısına karşı da belediyede örgütlü sendikalarda herhangi bir hazırlığa girilmiş değildir. İşçileri yasaya karşı harekete geçirecek toplantılar henüz yapılmamıştır. Belediye-İş Sendikası esnek çalışma yasasına karşı yaptığı açıklamada; Bu tasarı çağdaş ve demokratik değildir. Bu tasarıyı dayatan işverenlere cevabımızı meydanlarda vereceğiz demesine rağmen, pratikte hiçbir çalışma yapılmamaktadır. Gereken cevabın verilebilmesi için, tabanda komitelerin oluşturulması ve fiili eylemlerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Sınıf bilinçli bir işçi/İstanbul |
|||||