Emperyalistler arası pazarlık kızışıyor...
Irak kurtlar sofrasında!
ABD uzun bir süredir yaşadığı açmazdan kurtulabilmek için BMden yardım istiyor. Ancak ABD bu isteği karşılığında hiçbir ciddi taviz verme niyetinde değil. Onun istediği, Iraktaki işgal komutasını hiçbir biçimde paylaşmadan diğer ülkelerden asker desteği almak. ABD bununla kendi askerlerine yönelen saldırıları bir parça hafifletmek, böylece kendi kamuoyunda oluşan tepkileri giderebilmek niyetinde. Ayrıca ABDnin Irakta bulunan 140 bin askerine yenilerini ekleyebilmesi mümkün görünmüyor. Emekli bir Amerikalı general; ABDnin Iraka değil yeni taburları sevkedebilmek, halihazırda görevdeki askerlerle nöbet değişimini sağlamakta bile güçlük çekeceğine dikkat çekiyor. ABD Genelkurmay Başkan yardımcısı General Peter Pacein, Dört ya da altı hafta içinde 10-15bin kişilik çokuluslu bir güç sözü alınamazsa, Pentagon yedekleri alarma geçirmeye ihtiyaç duyabilir yönlü açıklaması da ABDnin yaşadığı sıkıntıyı teyit ediyor. Çokuluslu gücü Iraka gönderebilmek için ise ABDnin BMden bir karar çıkarabilmesi gerekiyor.
ABDnin bu isteğinin önünde diğer emperyalist ülkelerin çıkarları dikiliyor. Savaş öncesinde elinin tersi ile bir kenara ittiği Fransa, Almanya, Rusya ve destekçileri, bugün ABDnin kendi ellerine düştüğü inancı ile bir takım tavizler koparmaya çabalıyorlar.
Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirilen, ABnin Irak konusunda ortak tutum belirlemesi amacıyla yapıldığı söylenen Blair, Chirac, Schröder buluşması sonuçsuz kaldı. Bu zirvenin ardından yapılan açıklamada Fransa ve Almanya ile koalisyon ülkelerinin Irak politikasında bir anlaşmaya varamadıkları ifade edildi. Ancak yine aynı açıklamada; bu ülkelerin gerek Afganistan, gerekse Filistinde ortak bir politikaya sahip olabildikleri, bazı ayrıntıların halledilebildiği koşullarda Irak konusunda da bir ortaklaşmanın yaşanabileceğinin altı çizildi. Bu görüşmenin hemen ardından, BM Genel Kurulu öncesinde, sırası ile Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, Almanya Başbakanı Schröder ve Rusya devlet başkanı Putin New Yorkta Bushu ziyaret ettiler.
Chirac: Veto etmeyiz!
Chirac, Bush ile görüşmesinden önce verdiği bir mülakatta, ABDye destek verebilmelerinin iki koşulu olduğunu ifade etti. Birincisi, yönetimin ABDlilerden Irak Geçici Yönetim Konseyine sembolik olarak devredilmesi, ikincisi gerçek yönetimin 6 ila 9 ay içerisinde Iraklılara bırakılması. Oysa kısa bir süre öncesine kadar Fransa ve diğerleri Irakta yönetimin tamamen BMye bırakılması gerektiğini söylüyorlardı. ABD ise bu öneriyi kesinlikle kabul etmeyeceğini ifade ediyordu. Anlaşılan o ki, ABli emperyalistler bir geri adım atıp, Irakta BM liderliği şartını kaldırmışlar. Bunun yerine gerek Chirac, gerekse Schröder BMye daha fazla rol verilmesi talebi ile yetiniyorlar. Bu da Irakta Amerikan komutası altında bir BM Barış Gücü demek oluyor.
Chirac, ABDnin BM Güvenlik Konseyine vereceği tasarıda kendilerinin önkoşul olarak sıraladıkları tavizler verilirse tasarıya evet diyeceklerini, eğer böyle bir gelişme olmazsa tasarıyı veto etmeyeceklerini ve oylamaya katılmayacaklarını ifade etti. Böylelikle Fransa birkaç ay öncesinden oldukça farklı bir noktaya savrulmuş oldu.
Schröder: Destek vermeyi önerdik!
Uzun bir süredir Fransa ile ortak tutum alan Almanya, Bush ve Schröder görüşmesine kadar Irakta BM şemsiyesini gerekli gördüğünü söylüyordu. Ancak daha bir hafta öncesinde Chirac ile görüşmesinde Schröder, Fransanın önerdiği yeni koşullara katıldığını söylerken, bugün Başkana (Busha) elimizdeki kaynaklarla yardımcı olmaktan memnun olacağımızı söyledim diyor. Anlaşılan Schröder, Bush ile görüşmesinde önüne atılan bir parça kemiğe razı olmuş ve müttefiklerini rahatlıkla satabileceğini ortaya koymuştur.
Almanya ABD ile işbirliği için BM şartını geri çekecek, böylece ABDnin karşı cephede yer alan ülkelere karşı elini güçlendirmesi mümkün olacak.
Putin: Iraktaki komutanın ABD elinde
kalmasına karşı değiliz
Fransa ve Almanya ile aynı cephede yer alan Rusya ise ABDye daha yakın bir çizgide ilerliyor. Bush ile görüşmesinde Kuramsal olarak Rusyanın Irakın yeniden inşasına daha aktif katılmasını hesaba katıyoruz. Önemli olan operasyonu kimin komuta ettiği değil, bu Amerikan ordusu da olabilir... Afganistan harekatı ve sonrasında nasıl anlaşmaya vardıysak, Irak konusunda ortak nokta bulabileceğimize inanıyorum diyerek ABD ile işbirliğine girebileceğinin sinyallerini verdi.
ABD başlattığı savaşla elde ettiği ganimeti diğerleri ile paylaşmada son derece isteksiz. Ancak yaşadığı sıkıntılar onu belli tavizler vermeye zorluyor. ABD bu tavizleri minimuma indirebilmek için karşısındaki cepheyi parçalamaya çabalıyor ve belli ölçülerde bu çabası karşılık da buluyor. Ancak, emperyalistler arası çıkar çatışmalarının karmaşıklığı gözönüne alındığında, yaşanan durumun her an tersine dönebileceğini de bilmek gerekiyor. Denebilir ki, Irak ve Ortadoğu, emperyalistler arası rekabette son derece kritik bir yer tutuyor.
Dünya halkları bir kez daha Fransa, Almanya ve Rusya gibi savaş karşıtı görünümü çizen ülkelerin esas derdinin kendi emperyalist çıkarları olduğunu tüm açıklığıyla görecekler.
TÜSİADın açıklaması ve düşündürdükleri
Iraka asker gönderme kararı alınmasının beklendiği olağanüstü MGK toplantısına birkaç saat kala TÜSİADdan yapılan açıklama kafaları iyice karıştırmış durumda. TÜSİADın ne kadar Amerikancı ve asker gönderilmesine ne kadar taraftar olduğu, önceki tüm açıklamalarından da biliniyor. Daha bir-iki ay öncesine kadar Türkiyenin Iraka asker göndermekten ne kadar kazançlı çıkacağı propagandası yürüten bunlar değil miydi? Türkiyeyi kendilerinden ibaret gördükleri hesaba katıldığında, kazanç kavramı da bir yerlere oturtulabiliyordu üstelik. İşin kazanç kısmıyla ilgili görüşmeler de TÜSİAD ve üyeleri tarafından yürütülüyordu. Türk Amerikan İşadamları Derneği toplantıları, Amerika gezileri, hep Irakta ihale kapma karşılığı asker göndemeye odaklanmış durumdaydı. Yakın zamana kadar yoğun bir şekilde yürütülen bu tarz temaslar, aslında, TÜSİADın neden şimdi fikir değiştirdiğine ilişkin ipuçları vermekte. Anlaşılan o ki, dişe dokunur iş anlaşmaları yapamadılar, güven verici ihale sözleri alamadılar. Tuncay Özilhanın; İstikrarlı bir Irak ile yapılacak orta ve uzun vadeli ticaret ve yatırım, kısa vadeli modeli oturmamış ve savaş konjonktüründe şekillenmş ticaret ve yatırım olanaklarına tercih edilmelidir yönlü sözlerini pek dikkate almamak gerekiyor. Çünkü tercih edecek bir durum ve konumda değiller. Tam tersine, tercih edilebilirler. Tabii, Iraka asker gönderilmesini sağlarlarsa
Üstelik tercih edilecekleri konu da, küçük taşeronluklar dışına taşmıyor.
Gene de, tabloya ilişkin iki ayrıntı, sorunun bunlarla sınırlı, ya da bu kadar basit olmadığına da işaret ediyor. İlk ayrıntı, TÜSİAD açıklamasından bir hafta önce TOBB, Türk-İş, Hak-İş, TİSK, TZOB ve TESK imzalarıyla Başbakana gönderilen uyarı mektubudur. Genişletilmiş bir ESK diyebileceğimiz bu grup da, TÜSİADın açıklamalarıyla paralel görüşler ortaya koymuşlardı. İkinci ayrıntı, açıklamaların zamanlamasıdır. Özellikle de TÜSİAD açıklamasının kritik tabir edilen MGK toplantısını sadece birkaç saat öncelemesi düşündürücüdür.
MGK toplantısının olağan tarihten öne çekilmesi için, Irak sorunu dışında acil bir konu bulunmuyordu. Meclis açılır açılmaz burnuna tezkerenin dayanması için bir haftalık hazırlık süresi tanınacaktı böylece hükümete. Demek ki karar alınmış, ama gizlenme ihtiyacı duyulmuştur. Gizlilik elbette asıl olarak aleyhine kararlar alınan işçi ve emekçilere karşıdır.
8,5 milyarlık kredinin kullanım şartları çok fazla imkan sunmadığına göre, TÜSİAD patronları açısından asker göndermenin karşılığı Irak halkına yönelik soyguna ortak edilmeleri olabilirdi. Bu da kendilerine sunulmadığına göre, pazarlıklarda Türk devletinin elini güçlendirmeye yönelik böyle bir organizasyonda yer almalarında hiçbir mahzur kalmamış olmalıdır.
Basında, TÜSİADın fikir değiştirdiği, ABye yaklaştığı vb. yönünde yorumlar ağırlık teşkil ediyor. Hiç kimse, TÜSİAD üzerinden yürütülen ihale pazarlıklarını hatırlamaya/hatırlatmaya yanaşmıyor. Yine hiç kimse, Susurluk devletinin varlığını ve faaliyetlerini de hatırlamaya ve hatırlatmaya yanaşmıyor. Çok daha basit konularda bile görevini ihmal etmeyen bu suç örgütü, savaş gibi büyük bir olayda kenara çekilip seyredecek değil oysa. Üstelik, gizli MGK kararnamesi de yeni deşifre edilmişken ve gizliliğin gereği açıkça savunulma ihtiyacı duyulmuşken...
TÜSİAD açıklamasının basında ilgi görmeyen fakat emekçi kitleler açısından önem taşıyan başka bazı başlıkları da bulunuyor. İç ekonomik gelişmelere ilişkin sermayenin isteklerini ifade eden bu başlıklar atlanarak, Iraka asker göndermeye ilişkin olanı öne çıkarılarak -hatta açıklamanın tek konusuymuş gibi sunularak- sınıfa yönelik saldırının adımları gizlenmeye çalışılıyor. Bunları da ayrıca ele almak ve sermaye sınıfının işçi sınıfı ve emekçi kitlelere karşı yürütmekte olduğu topyekûn savaşı günyüzüne çıkarmak gerekiyor.
|