Sümerbank-TEKEL-TELEKOM omuz omuza!
Yıllardır özelleştirilmeye çalışılan ve saldırının her defasında işçilerin direnişi ile püskürtüldüğü Sümerbankta işçiler mücadeleyi bir kez daha yükseliyor. 7 Ekim Salı günü fabrika bahçesinde biraraya gelen 1000 işçi sembolik olarak yaktıkları meşalelerle direnişin startını verdiler.
Eylemde Özelleştirmeye hayır!/TEKSİF Bakırköy Şubesi, Özelleştirme; Peşkeş, vurgun, talan gerisi yalan!/Tek Gıda-İş, Geleceğine yapılan saldırılara dur demek için mücadele ateşini burada yakıyoruz!/Sümerbank işçileri, Savaşın faturasını ödemeyeceğiz!/TEKSİF, Özgürlük savaşan işçilerle gelecek!/Haber-İş 1 Nolu Şube, Bacalar süngümüz, fabrikalar kalemiz, Beykoz kundurayı sattırmayız!/Belediye-İş 2 Nolu Şube, Deri-İş Beykoz Şubesi ve Yanınızdayız/Osmaniye halkı imzalı pankartlar taşındı. Ayrıca Satan da, susan da haindir!, Biz üreterek yaşarız ya siz!, Emperyalizm kanla beslenir!, Geleceğimizi bir avuç asalağa bırakmayacağız! ve Kiralık katil olmayacağız! vb. dövizler taşındı.
Coşkulu hava eylem boyunca sürdü. Sık sık Suskun Türk-İş istemiyoruz! sloganı haykırıldı. Ayrıca İşçiye uzanan eller kırılsın!, Sümerbank-TEKEL-TELEKOM omuz omuza!, İMFnin itleri sattırmayız KİTleri!, Bugün de yarın da hergün buradayız!, Direne direne kazanacağız!, Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!, Şartel inecek bu iş bitecek!, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!, Yaşasın sınıf dayanışması!, Çıkarsa tezkere Tayyip gitsin askere!, Gün gelecek, devran dönecek, hainler halka hesap verecek! sloganları sıklıkla atıldı.
Eylemde Hava-İş Başkanı Atilla Ayçin, Türk-İş Bölge Başkanı, Sümerbank temsilcisi ve düzen solundan reformist sol partilere kadar bir dizi temsilci konuşma yaptı. Yapılan açıklamada; Sonuç olarak; Fakir fukara garip guraba söylemini dilinden düşürmeyen sayın Başbakanı, işletmeleri hayatında hiç görmeden, babalar gibi satarım diyen sayın Kemal Unakıtanı bu işletmeye davet ediyor, 750 çalışanın (aileleri ile birlikte 3000 kişi) ekmeğine, geleceğine rağmen politikalar yerine, rantabıl ve sosyal politikalar üretmelerini, İMFnin talimat ve dayatması yerine özkaynaklarımızı sağlıklı kullanmalarını tavsiye ediyor, halka rağmen politika üretenlerin çok uzakta olmadığını, daha çok yakında hep birlikte yaşadığımızı hatırlatıyor, son olarak ekmeğimizin bizim için namusumuz kadar önemli olduğunu haykırıyoruz denildi.
Kızıl Bayrak/İstanbul
Edirne sağlık emekçilerinin eylemi
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde çalışan SES üyesi sağlık emekçileri 8 Ekim günü hastane önünde bir basın açıklaması düzenlediler. Yaklaşık 40 emekçinin katıldığı basın açıklamasında Başhekimlik tarafından keyfi bir şekilde servislerinin kaldırıldığını söyleyen sağlık emekçileri, Servis sorunu çözülünceye, servis sayıları artırılarak hizmet vermeye başlayıncaya kadar demokratik, meşru direnme hakkımızı kullanmaya devam edeceğiz dediler.
Servislerin kapasitesinin üzerinde hizmet vermesi ve trafik cezası alması gibi gerekçelere dayandırılarak kaldırıldığını dile getiren SES üyeleri, bu sorunu çözmek için sendika yöneticileri aracılığı ile başhekimliğe sorunlarını ilettiklerini, fakat çözüme ilişkin net bir gelişme yaşanmadığını dile getirdiler.
Kızıl Bayrak/Edirne
İSDEMİRde işçi kıyımı
İSDEMİR AŞ, taşeron firmalarla yaptığı anlaşmanın sona erdiğini, bundan sonra İSDEMİRde taşeron uygulaması olmayacağını açıkladı. İSDEMİR yönetiminin belirlediği kriterlere uyan toplam 700 işçi İSDEMİR kadrosuna alındı.
28 Ağustos tarihinde başlayan taşeron işçileri kadroya alma çalışmaları 30 Eylülde sona erdi. Toplam kadroya alınan işçi sayısı 700. Yani bundan sonra kadrolu işçi alımı olmayacak.
İSDEMİRle anlaşmalı 40 tane taşeron firma bulunuyordu ve bu firmalarda 4800 işçi çalışıyordu. 1 Ekim günü yaklaşık 300 işçinin işine son verilerek içeri alınmadı. Bunun üzerine açıklama isteyen işçiler İSDEMİR Doğuş Kapısı önünde oturma eylemi yaptılar. Çok sayıda jandarma ve polis kapı önünde yığınak yaptı. Yapılan görüşmeler sonucu işten atılanlardan 4 kişilik bir grubu içeri aldılar. Görüşmede işçilere, ilkokul mezunu oldukları gerekçesiyle işten atıldıkları söylendi. İşçiler bir süre bekledikten sonra dağıldılar.
Bu olaydan birkaç gün sonra 380 işçinin daha işine son verildi. Böylece işine son verilenlerin sayısı 680e ulaştı. Daha pek çok işçinin işine son verilmesi bekleniyor.
Kızıl Bayrak/İskenderun
Amele pazarında kadınlar
Bir işçi
Bir inşaat işçisi
Bir kadın inşaat işçisi...
Sabahın erken saatlerinde, zengin mahallelerine giden otobüslerin kalktığı duraklara yolu düşenler onları görmüştür. Kimisi zayıf kimisi şişman, kimisi kısa kimisi uzun boylu onlarca kadın, duraklarda onları Levente, Etilere, Sarıyere götürecek otobüsleri beklerler. Asla sahip olamayacakları ve oturamayacakları evleri temizlemeye giderler. Evlerine giren ekmeği bir dilim daha arttırabilmek için. Kadınların en iyi bildikleri, en fazla deneyim sahibi oldukları iş temizlik olsa da ekmek kavgası onları başka başka işlere, erkek işlerine de yönlendiriyor.
Gazetelerin sayfa aralarına düşmüş bir haberin kahramanı O. Adı Huriye. Kaç yaşında olduğu yazılmamış. Huriyeyi gazete sayfalarına taşıyan ise ekmek parası uğruna verdiği mücadele. Haber bir amele pazarından bahsediyor ve devam ediyor artık kadınlar da amele pazarında iş bekliyor.
Amele pazarı, ne iş olsa yapacakları, yaz kış demeden iş yolu gözledikleri bir sokak arası. Pazarda meyve, sebze satışa çıkarılır; amele pazarında ise alınteri. Temizlik işlerinde çalışmaları yadırganmayan kadınlar, amele pazarında boy gösterince bu haber birçok gazetede yayınlandı. Çünkü kadınlar temizlik dışında işlerde de çalışıyor, üstelik kadın ameleler erkeklerden de daha başarılı oluyorlardı. Hem de erkeklerin gitmekte tereddüt ettikleri en ağır işleri (çiftlik, inşaat işleri vb.) rahatlıkla yapıyorlardı.
Huriye, emeklerinin karşılığını ise şöyle anlatıyor, Yevmiyemiz inşaatta 30 milyon, ev temizliğinde 20 milyon lira. Bazen indirim de yapıyoruz. Onları inşaatta çalıştıran ise ne kendilerini kanıtlama derdi, ne de erkeklere, onlarla eşit koşullarda çalışabileceğini gösterebilme çabası. Onların derdi sadece ama sadece eve üç kuruş ekmek parası götürebilmek.
Bu ağır işlerde çalışan üstüne üstlük evdeki işlerin yükünü de omuzlayan kadınlar çok çabuk yıpranıyor ve yaşlanıyorlar.
Kadınların amele pazarında görünmesinden en fazla rahatsız olanlar ise erkek işçiler. Kadınların daha fazla tercih edildiğinden yakınıyorlar. Çünkü kadınlar daha az ücret alıyorlar.
Ömürleri boyunca güneş doğmadan uyanan, çayla yuvarladıkları iki lokma ekmekle güne başlayan ve gün batana kadar iş peşinde koşan amele pazarının sakinleri, şanslılarsa eğer bir iş yakalayıp eve bir iki lokma bir şeyler götürmeyi başarabiliyorlar. Ama yaşam koşulları giderek ağırlaşıyor. Ekmek aslanın ağzında kısaca. Huriye de, onun varlığından şikayet eden erkek işçi de eli boş dönmek istemiyor evine.
Bu nedenle modern köle pazarlarındaki emek sömürüsü devam ediyor. Cinsiyeti farketmiyor. Kadın da olsa, erkek de olsa açlık aynı açlık, yoksulluk aynı yoksulluk.
Bir kadının inşaatta çalışması pek çoklarına garip gelse de, Huriye ve diğerleri bunlara kulak asmıyorlar. Günde 30 milyona kanlarını emenlere satıyorlar emeklerini, ömürlerini ve umutlarını...
Amele pazarı rekabeti
Bursada Yenihal Kavşağında her sabah kurulan amele pazarında artık kadınlar da iş istiyor. İnşaatlarda harç, boya ve kalıp işi yaptıklarını, evlerde temizliğe gittiklerini söyleyen Huriye Korkmaz, Yevmiyemiz, inşaatta 30 milyon, ev temizliğinde 20 milyon lira. Bazen indirim de yapıyoruz dedi. Kadın rakiplerle işlerinin daha da zorlaştığını söyleyen Cevdet Yücel ise Her işe gidiyor ve beceriyorlar diye yakındı.
|