Filistin direnişi geçtiğimiz hafta bir aydınını yitirdi. Yıllarca kalemiyle savaşan Edward Said, hasta ve yaşlı olmasına karşın, taş genaralleriyle birlikte İsrail işgalcilerini taşlayacak kadar dövüşken bir yüreğe sahipti. Pekçok badire atlatan bu yürek 67 yaşında kan kanserine yenik düştü.
Edward Said 1935te Kudüste doğdu. İsrailin Filistin topraklarını işgali sonrası, Said ve ailesi Kahireye göç ederek mülteci bir yaşama başladılar. Burada Saidi baskılardan uzak tutmak için Amerikaya gönderdiler. Amerikan Üniversitesinde eğitimini tamamlayan Said karşılaştırmalı edebiyat dersleri, felsefe ve müzik konusunda yetkinleşti. Bu dönemde ne politikada aktif, ne de ilgiliydi. Vietnam savaşı, 68 hareketliliğinin yükselmesi ve İsrail siyonizminin vahşeti onda da değişime yolaçtı.
Amerikaya yerleşen Said Colombia Üniversitesi İngiliz Edebiyatı ve Karşılaştırma Edebiyat profesörü olacak denli Amerikalıydı. Ama kalemini ve onurunu hiçbir zaman Amerikan emperyalistlerine satmadı. Rıfat Ilgazın dizeleriyle korkuluk olmayı fazlasıyla aşan gerçek bir aydındı o: Kültürlerarası diyalog ve insanların birarada yaşamasından yanayım: Yazdığım ve uğruna mücadele ettiğim herşey bu amaca hizmet eder. Ama gerçek bir diyalog olması için önce gerçek ilkelerin ve gerçek adaletin yerleştirilmesi gerekir.
Edward Saidin bu sözlerinin açılımlı özeti, Son Yahudi entellektüel benim; ben bir Yahudi-Filistinliyim sözlerinde yer alıyor. Said siyonizm düşmanıdır ama Yahudi düşmanı değil. O Filistinliler ile Yahudilerin kardeşçe birarada yaşayabileceğini savunur. Ufku devrimcileşmeye varmadığı için, bunun diyalog yoluyla sağlanacağına inanır. Ama Said asla burjuva pasifisti ya da teslimiyetçi değildir. Oslo Anlaşması ve Arafat hakkında söyledikleri bu konuda yeterince fikir vermektedir:
FKÖ tarihte stratejik açıdan son derece esnek, taktik açıdan son derece katı olmuştur. Arafat ve şürekasının ABDnin ayaklarına kapanmak zorunda kalmasının kesinlikle hiçbir gerekçesi yoktur. Filistin halkı olarak tek umudumuz ilkelerimizdir. Suç oluşturan İsrail işgaline karşı zekice ve iyi örgütlemiş bir direnişi sürdürmektir.
Sürgünde Filistin Parlamentosunda 14 yıl boyunca aktif olarak yer aldı. Fakat 1980lerin sonlarına doğru çözüm yöntemi konusunda Arafat ile anlaşmazlığa girdi.
Ufku devrimciliğe dek ulaşmasa dahi Saidin Oslo teslimiyeti karşısındaki yaklaşımı devrimci tutumla örtüşmektedir. Bu yaklaşımı sonucu Filistinde yasaklı bir yazar olmuştur.