İMF ek niyet mektubunu onayladı...
İMF-TÜSİAD programları iptal edilsin!
Kasım ayından bu yana süren 4. gözden geçirme görüşmeleri yakın zaman önce tamamlanmış, buna ilişkin ek niyet mektubu da İMFye gönderilmişti. İMF İcra Direktörleri Kurulu geçtiğimiz hafta AKP hükümetinin gönderdiği ek niyet mektubunu görüştü ve kabul etti. Buna bağlı olarak da Türkiyenin kullanması için 700 milyon dolarlık bir kredinin yolunu açtı.
Niyet mektubu emperyalizme
köleliliği bir kere daha tescilliyor
Bu, AKP hükümetinin İMFye gönderdiği ilk niyet mektubu. AKPliler kısa süre öncesine kadar önceki hükümetler gibi İMFden talimat almayacağız diyorlardı. Görüşmelerde İMF yetkilileriyle istikrar programı konusunda çatır çatır pazarlık edeceklerini ve ihtiyaç duyarlarsa onu esnetmekten kaçınmayacaklarını sık sık dile getiriyorlardı. Yeni niyet mektubu bütün bunların yalan olduğunun resmi bir itirafı oldu. Tezkereler ve buna bağlı gelişmeler AKP hükümetinin dış politikada izlediği emperyalizme uşaklık çizgisinin tesciliydi. Yeni niyet mektubu ise AKP hükümetinin ekonomik politikalar alanında da İMF-TÜSİAD çizgisinin sadık bir uygulayıcısı olduğunu resmen tescil etti. Hatta AKP hükümeti daha da ileri gitti. Niyet mektubunda ekonomik reform programını esneterek değil tersine kuvvetlenderek uygulamakta kararlı olduğunu ilan etti.
Amerikan yapımı hükümet
Türkiye hava sahasını Amerikan uçak ve füzelerine açtığında bir Iraklı yetkili AKP hükümeti Amerikan yapımı bir hükümetmiş diyerek bir doğruyu vurgulamıştı. Niyet mektubu bu doğruyu bir kere daha, fakat bu kez ekonomik cepheden ortaya koyuyor. AKPnin hükümet olduktan sonra açıkladığı hükümet programı ile bugün İMFye verilen niyet mektubunu karşılaştıranlar bunun ne demek olduğunu çok daha iyi anlayacaklardır. Hükümet programı, söylendiği gibi ülkenin ve AKPye oy verenlerin ihtiyaçlarından yola çıkılarak değil, tam tersine emperyalist kurumların ve sermaye gruplarının telkinlerinden yola çıkılarak hazırlanmıştır. Hükümet programı ile niyet mektubunun bu denli benzeşmesinin başka bir anlamı yoktur.
Niyet mektubu işçi ve emekçilere
dönük saldırı planlarıyla dolu
Hükümetin İMFye sunduğu ek niyet mektubunda nelerin yazılı olduğu sır değildi. Çünkü hükümet, daha İMF tarafından onaylanmadan bu niyet mektubunun gereklerini yerine getirmeye başlamış, bir dizi saldırı politikasını uygulamaya sokmuştu. Hükümetin önümüzdeki dönemde kuvvetlendirerek uygulamak istediği saldırı programının en önemli başlıkları şunlar.
Kamuda 55 bin kişi işten çıkarılacak
Niyet mektubunda Ekim 2002den önce tasfiyesi planlanan 10 bin kişinin halen görevlerinin başında olduğu hatırlatılıyor. Ve ilk etapta bu 10 bin kişilik fazlanın eritileceğine, daha sonra ise revize edilmiş yeni hedefler doğrultusunda 2003 Aralık sonuna kadar 45 bin 800 kadronun tasfiyesinin gerçekleştirileceğine dair söz veriliyor. Yani yıl sonuna kadar kamuda 55 bin 800 kişi ya zorla emekli edilerek ya da doğrudan doğruya sokağa atılarak tasfiye edilecek.
Ücret ve maaşlar bu yıl da tırpanlanacak
Niyet mektubunda ücret zamları konusunda şunlar söyleniyor: Memur maaşları ocak ayında ılımlı bir ölçüde artırılmıştır. Yıl içinde yapılacak herhangi başka bir artış bütçedeki başlangıç ödenekleri ile uyumlu olacaktır. Kamu sektörü işçilerine ilişkin olarak ise devam eden müzakerelerin, işçi ücretleri ile memur maaşları arasındaki farkı azaltacak bir uzlaşma ile sonuçlanmasını beklemekteyiz. Ayrıca kamu işçilerinin ücretleri ve memur maaşları geriye dönük endekslemeye tabi olmayacaktır.
Yani kamudaki işçi ve emekçilerin krizler, buna bağlı yüksek enflasyon ve pahalılık nedeniyle bugüne dek uğradıkları kayıpların sözü edilemeyecek. İşçiler bu kayıplarını toplu sözleşme masasına getirip telafisini isteyemeyecek.
Özelleştirmeler hızlanacak
Hükümet niyet mektubunda da belirtilen özelleştirmeleri bundan aylar önce bir takvim olarak açıklamış ve uygulamaya başlamıştı. Niyet mektubunda yazdığına göre, hükümet bu yıl 4 milyar dolarlık özelleştirme yapmayı hedefliyor. Ve daha çok temel önemdeki büyük KİTlerin özelleştirilmesine yoğunlaşacağının altı çiziliyor. Şu andaki uygulama da zaten bunun böyle olduğunu gösteriyor. PETKİM ve TEKEL gibi iki temel kamu işletmesinin özelleştirilmesi için çalışmalar haftalar öncesinden başlatılmış bulunuyor.
Gecikmiş sözler yerine getirilecek
Hükümet niyet mektubunda daha evvel söz verilip de yerine getirilmeyen sözlerin de tutulacağını söylüyor. Sıralandığında göre bu çerçevede Pamukbankın ve Yapı Kredi Bankasının sahiplik sorunu çözüme kavuşturulacak. Türk Telekom için yeni bir özelleştirme planı hazırlanacak. Kamu yöneticileri ve memurlar için etik kuralları belirleyen kanun meclisten geçirilecek.
ABD yardımı dış borçların ertelenmesi için kullanılacak
Türkiye, savaşta ABDye vereceği destek karşılığında büyük paralar almayı, bununla da ekonomisini rahatlatmayı umuyordu. Beklentileri gerçekleşmedi. ABD Türkiyeye sadece 8,5 milyar dolar kadar bir kredi vaadinde bulundu. Kuzey Irak konusunda ABD politikalarına ters düşen kimi tutumları yüzünden Türkiyeye baskı yapmak için de bu kredinin kullanımının İMF denetiminde olmasını şart koştu. Her ne kadar Başbakan Erdoğan ve bazı bakanlar, Biz kimseden para filan istemedik, Kuzey Irakta çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa onu yaparız türünden diklenseler de sonuç değişmedi. Türkiyenin kırmızı çizgiler politikası işlemedi, Kuzey Irakta ABDnin dediği oldu. Buna rağmen ABD kongresi krediyi İMF denetimine verdi.
Niyet mektubu (beklenildiği gibi) AKP hükümetinin bu aşağılamayı sineye çektiğini gösteriyor. Hükümet bu koşullu krediyi dış borçların vadelerini uzatmak, böylelikle de faizleri aşağı çekmek için kullanacağını beyan etmiş bulunuyor. Dolayısıyla ABD kredisi, Türkiyeden alacağı olan uluslararası finans tekellerinin paralarını güvenceye almaktan başka hiçbir işe yaramayacak.
İşçi ve emekçiler mücadeleyi yükseltmeli,
saldırıları yanıtsız bırakmamalıdır!
Niyet mektubu AKP hükümetinin emperyalizmin ve işbirlikçi sermayenin hizmetinde olduğunu bir kere daha göstermiştir. Hükümet, niyet mektubunda da belirtildiği gibi, önümüzdeki iki yıl boyunca işçi ve emekçilere yaşamı zindan edecek, sömürü ve sefaleti daha da derinleştirecek saldırı politikalarını tavizsiz uygulama kararlılığındadır.
İşçi ve emekçiler bu saldırıları yanıtsız bırakmamalıdır. İMF programlarının iptal edilmesi, tüm dış ve iç borçların geçersiz sayılması talepleriyle mücadeleyi yükseltmek, sömürü ve yağma düzenine karşı ayağa kalkmak günün en öncelikli görevlerindendir. 1 Mayıs bunun için bir ilk fırsattır.
|