İçindekiler:

25 Şubat 2024
Sayı: KB 2024/04

Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
AKP'nin yerel seçim politikası
"Bayram ikramiyesi" adı altında sadaka!
Rejimin yoksullaştırma saldırısı
Sefalet derinleştikçe artan din istismarı
Sermayenin sadık hizmetçisi
Filistin sorunu, emperyalizm ve AKP
İstanbul'da coşkulu Greif etkinliği
"Yeni Greiflar için ileri"
Yıkıma karşı sınıfın direnci örgütlenmeli
"Karar bizim nezdimizde yok hükmünde"
Yerel seçimler ve sol
8 Mart'ın çağrısı
Türkiye'de ilk kreş açılan fabrika
Çevre ve iklim krizinin çözümü devrim sorunudur
Ukrayna halkı vekalet savaşında ölmek istemiyor
NATO'nun savaş kışkırtıcılığı
Maassen ve Almanya'nın faşist genleri
Silahlanma yarışında savaş ekonomisine doğru
ABD'nin "Gazze'de soykırıma devam" dedi
Lula İsrail'i Hitlere benzetti!
Dünyadan haberler
Köln'de tecride karşı yürüyüş
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

“Bayram ikramiyesi” adı altında sadaka!

Milyonlar açlığa mahkum ediliyor!

 

Emeklilere bayram ikramiyesinin 3 bin lira olmasını öngören yasa maddesi Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Kısa süre içerisinde AKP-MHP oylarıyla kabul edilip Meclis’ten de geçecek. Önce asgari ücret artışında, sonrasında emekli aylığı artışında, şimdi de bayram ikramiyesi miktarında bir kez daha gördük ki, sermayeye gelince bütçe olanaklarını sonuna kadar cömertçe açan saray rejimi, emekçilere ve emeklilere gelince milyonları açlığa mahkum eden insafsız tutumundan vazgeçmiyor.

Yoksulluk sınırının ancak üçte biri kadar olan asgari ücret daha emekçilerin eline geçmeden gelen zamlarla eridi. Emekli maaşlarına yapılan zamlar da emeklilerin açlık sınırının altında bir hayata mahkum etti. Asgari emekli aylığı 10 bin lirada tutulurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan alay edercesine 2024’ü “emekliler yılı” olarak ilan ettiklerini söylüyor.

Emekli aylıklarındaki erime asgari ücretteki erimeden de fazla. 2001 krizinin etkisi altındaki 2002 yılında bile asgari emekli aylığı asgari ücretin 1.5 katıydı. Şimdi en düşük emekli aylığı asgari ücretin ancak yüzde 59’u kadar. 2002 yılındaki asgari ücret-en düşük emekli aylığı dengesinde bile bugün en düşük emekli aylığının 25 bin liranın üstünde olması gerekirdi.

Saray rejimi bayram ikramiyesinde de aynı tutumunu sürdürüyor. 3 bin liralık sadaka gibi sözde ikramiye ile emeklilerin hiçbir ihtiyacını karşılaması mümkün değil.

TÜİK’in enflasyon hesabına göre bile 2018 Ramazan Bayramı’ndaki bin liralık ikramiyenin o gün alabileceği miktarda makarnayı 2024 Ramazan Bayramı’nda da alabilmesi için ikramiyenin 9 bin lira olması gerekirdi. Bayram ikramiyesinin 2018 ile aynı miktarda et alabilmek için ikramiyenin 9 bin 250 TL, aynı miktarda süt alabilmesi için 9 bin 750 TL olması gerekirdi. 2018 yılında ilk başladığında bin TL olan bayram ikramiyesi, o zamanın asgari ücretinin yüzde 68’i kadardı. 2024 ikramiyesi asgari ücretin yüzde 18’inden az.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) son rakamlarına göre, SGK’dan aylık alanların sayısı 15 milyon 934 bin kişi. Aileleri de hesaba katıldığında emekli aylıkları ve bayram ikramiyesiyle Saray rejiminin açlığa mahkum ettiği nüfus, 30 milyonu buluyor.

Milyonlarca emekçi ve emekliye gelince bütçede imkan olmadığını söyleyen saray yönetimi, iş bir avuç sermayedara gelince bütçe musluklarını bütün cömertliğiyle sonuna kadar açıyor. Peş peşe gelen zamlar ve vergi artışlarıyla emekçilerin boğazını sıkarken, sermaye sınıfının vermesi gereken vergiler affediliyor.

2024 bütçesinde sermaye sınıfından vergi muafiyetleriyle alınmasından vazgeçilen vergi miktarı tam 2 trilyon 210 milyar TL. Sarayın müteahhit çetesine şehir hastaneleri, köprüler, otoyollar için verilen garantiler için bütçeye konan ödenek 162 milyar 435 milyon TL. Bu miktarın kur artışı ile bunun çok üzerine çıkacağı da bugünden belli. Kur korumalı mevduat uygulaması ile rantiye sınıfına 2023 yılında akıtılan kaynağın ise 200 milyar lirayı geçtiği hesaplanıyor.

 

Torba yasa yeni İliç’lere davetiye çıkartıyor!

 

29 Ocak’ta Meclis’e gelen yeni maden kanunu teklifi İliç’te yaşanan katliamın ardından 14 Şubat’a ertelenmişti. Anadolu Ajansı, teklifin tekrar görüşüleceğini duyurduğu 18 Şubat tarihli haberinde şu ifadelere yer verdi: “Sağlık alanında çeşitli düzenlemeleri kapsayan teklifin görüşmelerinin tamamlanmasının ardından Genel Kurul, Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni ele alacak.”

TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi planlanan kanun 26 Ocak’ta Meclis’e sunuldu, 5 Şubat’ta rapor hazırlandı. İliç’te yaşanan katliamın ardından geri çekildi, şimdi ise iktidar tarafından yeniden gündeme getirildi.

“Sipariş nitelikli maddeler içeriyor”

Yeni torba yasa değişiklikleri teklifinde neler var?

AKP milletvekilleri imzasıyla TBMM‘ye getirilen ve yedi ayrı kanunda değişiklik içeren yeni torba kanun için Çiğdem Toker 31 Ocak’ta yazdığı makalede şöyle demişti: “Enerji alanında sektör oyuncuları için hazırlanmış ‘sipariş’ nitelikli maddeler içeriyor.”

Torba yasa kapsamında Maden Kanunu, Kıyı Kanunu, Doğalgaz Piyasası Kanunu, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun, Enerji Verimliliği Kanunu, Elektrik Piyasası Kanunu, Nükleer Düzenleme Kanunu’nda değişiklikler yapılacak.

Düzenlemede deniz üstünde yapılacak enerji tesislerinin sadece deniz değil göl, ırmak vb. su kaynaklarını da kapsayacak şekilde genişletileceği belirtiliyor.

Doğal ve suni göllerde, baraj göllerinde imar planı yapmadan enerji üretim tesisleri yapılabilmesinin önü açılıyor.

Sıvılaştırılmış doğalgaz depolama tesisleri konusunda yeni yapılacak tesisler ile kapasite artışında, EPDK bakanlığın görüşünü alarak sisteme erişim hükümlerinden muaf tutulabilecek.

Ayrıca, doğalgaz depolaması faaliyetinde bulunan şirketlerin uyması gereken koşul ve kurallara istisna getiriliyor.

Maden tekellerine dizginsiz sömürü cenneti

“Maden Kanunu’nda Değişiklik Teklifi”, enerji alanında sermayenin maden talanını kolaylaştıracak düzenlemeleri de içeriyor. Maden tekelleri için dizginsiz sömürü vaadi sunulan önerilere göre “Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu” (UMREK) koduna göre rapor hazırlama zorunluluğunun kaldırılması hedefleniyor. Yasal düzenlemeye “UMREK koduna göre rapor hazırlama şartı aranmaksızın MTA tarafından hazırlanan raporlar ile” ifadesi eklendi. Bu düzenleme ile kaçak madenlerin önü açılırken, zaten sınırlı derece de yapılan denetimin ise önü kesilmek isteniyor.

Maden işletmek için rapor istemeyerek, kapitalistlere teşvik ve kaynak verilerek lisanssız üretime göz yumulacak. Maden sahibi kapitalistlerin “ayak bağı” saydıkları yasal mevzuatların temizlenmesi süreci işçiler için dizginsiz sömürü anlamına gelecektir. Zaten alabildiğine yaygın olan iş cinayetleri bu düzenleme ile daha da artacaktır.

İliç’te yaşanan çevre ve işçi katliamıyla bir kez daha açığa çıkan cehennem koşullarının torba yasayla yasallaşması hedefleniyor. Düzenlemelere göre “yasa teklifi”, bu alanlardaki uluslararası ve “yerli” sermayenin talanına resmi kılıf işlevi görecek. Torba yasadaki talanın üstü “Yeşil dönüşüm”, “Büyüme”, “İstihdam”, “Yenilenebilir enerji” gibi süslü laflarla örtülmek isteniyor. Torba yasa, “yeni İliçlere davetiye çıkaran” saray rejiminin bir hamlesi olarak okunabilir.

İliç’te yaşanan katliam ve yeni torba yasa düzenlemesi bir kez daha göstermiştir ki, madenlerde yaşanan iş cinayetleri, ucuz emek sömürüsü ve çevre katliamının dolaysız sorumlusu AKP-MHP iktidarıdır. Bu kokuşmuş iktidar, işlediği suçların hesabı sorulamadığı için, bunlara yenilerini ekleyecek yasal düzenlemeler yapacak kadar pervasızlaşabiliyor.