İçindekiler:

14 Şubat 2024
Sayı: KB 2024/03

Greif kriterleri ile Greif'in izinden ileri!
Hafize Gaye Erkan gitti...
6 Şubat 2023: Suçlusunuz, hesap vereceksiniz.
Deprem bölgelerinde barınma krizi sürüyor
Kürt sorununda yeni bir dönemeç
Meloni'nin Türkiye ziyareti
Rejimin pervasızlığı ve işlevsiz kurumlar.
Gelir eşitsizliğinde tarihi zirve
AKP'nin "gerçek belediyeciliği"
Greif direnişi ve işgalinin 10. yılı üzerine
Sendika üye istatistiklerine yansıyan gerçek
İliç'te göz göre göre katliam suçu
Toprağın belediyelileştirilmesi
ve belediye sosyalizmi
Halk hareketleri batıyı telaşlandırıyor
İsrail soykırım saldırısını Refah'a taşıdı
İsrail soykırım suçundan yargılanacak
ABD'nin İran'a "dolaylı" saldırısı
Ukrayna savaşında 3. yıla doğru!
AB'den Ukrayna savaşına "destek"
Frankfurt Havalimanı'nda işçilerin hakları hedefte.
Greif direnişi kadın işçilere yol gösteriyor...
Deprem bölgesinde kadınlar affetmiyor!
DGB'den sömestr seminerleri
MEB 2024-2028 Strateji Planı
Eğitim "gerici kuşatmanın" kıskacında
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Meloni’nin Türkiye ziyareti

 

Neo-faşist kimliğin, şoven milliyetçiliğin, yabancı düşmanlığının temsilcisi olan ve Mussolini’ye hayranlığıyla bilinen İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, İstanbul’a düzenlediği ziyaret kapsamında Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi. Tarafların göç konusunda işbirliği, Gazze ve Ukrayna’daki savaşların seyri, Akdeniz’in güvenliği, İtalya’nın G7 başkanlığı gibi konuları ele aldığı açıklandı.

Ekim 2022’de Başbakan olmadan önce Erdoğan hakkında sert eleştirilerde bulunan Meloni’nin Türkiye ziyaretinin amacı, görüşme gündemlerinden anlaşılıyordu. Muhalefetteyken Erdoğan’ı “düşman” sayan Meloni, Erdoğan’ın 2018’de İtalya’ya yaptığı resmi ziyarete, ‘‘İtalyan halkının mesajını kendisine biz iletelim, Avrupa’da Türkiye’ye Hayır. Avrupa’nın İslamlaşmasına Hayır” ifadeleriyle tepki göstermişti.

Bu, Meloni’nin ve liderliğini yaptığı faşist İtalya’nın Kardeşleri (FdI) partisinin Erdoğan’a ve Ankara yönetimine tek sert mesajı değildi. Meloni, Erdoğan yönetiminin son yıllardaki adımlarıyla Türkiye’yi Avrupa’dan daha da uzaklaştırdığını savunuyordu. Buna kanıt olarak da Aya Sofya’nın camiye dönüştürülmesinden Türkiye’de özgürlük alanlarının daraltılmasına, Avrupa’ya göç şantajından Ortadoğu ve Akdeniz’de yayılmacı politikalara kadar bir dizi örnek sıralıyordu.

Meloni, Erdoğan’ı “Siyasal İslam’ı Avrupa’ya taşımakla” suçluyor, “Türkiye’nin AB üyeliğine aday ülke statüsünü kesin olarak iptal etmenin ve Türkiye’nin Avrupa’ya girişine kesin olarak hayır demenin zamanı geldi” diyordu. İktidar koltuğuna oturduktan sonra ağız değiştiren Meloni, Türkiye ile güçlü ilişkiler kurulmasının gerekliliğinden söz etmeye başladı. Zira temsil ettiği İtalya sermaye sınıfının stratejik ve jeopolitik çıkarları bunu gerektiriyor. 

İtalya’nın önde gelen düşünce kuruluşlarından Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IAI) İtalyan Dış Politikası Programı Sorumlusu Leo Goretti, stratejik ve jeopolitik çıkarlara ek olarak İtalya ile Türkiye’nin uluslararası alandaki benzerliklerinin de bu durumda etkili olduğunu savunuyor.

Goretti iki ülke arasındaki ilişkilere dair şunları söylüyor:

“Türkiye, NATO müttefiki olmasının yanı sıra, İtalya için Akdeniz ve Karadeniz’de vazgeçilmez bir muhatap. Ayrıca iki ülke arasında önemli ekonomik ilişkiler de mevcut. Ticaret hacmi son yıllarda önemli ölçüde arttı ve 2022’de 25 milyar Euro’yu aştı.’’ (BBC, 19 Ocak 2024)

Başbakan Meloni’nin muhalefette olduğu dönemin aksine bugün iktidardayken Ankara ile daha yakın ilişkiler içinde olmaya önem vermesinin gerekçelerini de sermayenin çıkarları ve İtalya’nın kimi konularda öncü rol oynaması gerektiği var sayımına dayandırıyor. Giorgia Meloni’nin söz konusu çıkarlar gereği, Afrika ülkeleriyle ve genel olarak “Küresel Güney” ile işbirliğine dayalı yeni bir ilişki modeli kurmaya önem verdiği belirtiliyor. 

Meloni-Erdoğan görüşmesinde ortak çıkarları ilgilendiren “ulusal” ve uluslararası konuların öncelikli gündem maddeleri çeşitlidir. İtalya tekelleri adına Meloni, Orta Doğu’daki kriz, Ukrayna’daki savaş, Libya, İtalya’nın Kuzey Afrika’daki çıkarları (örneğin, İtalya doğal gaz ihtiyacının yüzde 40’ını Afrikalı ülkelerden karşılamaktadır), göç gibi İtalya’yı ilgilendiren konularda Türkiye’nin önemli rol oynayabileceği inancından hareketle Erdoğan ile ilişkileri geliştirmek istiyor. Özellikle Libya üzerinden İtalya ve Avrupa ülkelerine ulaşan göç hareketlerinin engellenmesi noktasında işbirliği, ikilinin özel gündemleri oldu.

Göç akışlarında Kuzey Afrika’nın ön plana çıkması, son yıllarda Avrupa ülkelerinin sınır güvenliği politikalarını önemli ölçüde sertleştirmelerine vesile edildi. Libya başta olmak üzere çeşitli ülkelerden Avrupa’ya göç akışındaki artış bunun nedeni olarak gösteriliyor. Savaşlar, iç çatışmalar, iç savaşlar, ekonomik krizler, iklim değişikliği ve kapitalist ülkelerin barbarlıkları, açlık ve yoksulluk, göç artışını besleyen faktörlerdir. Biri dinci-faşist diğer ırkçı-faşist olan bu ikili, tam bir utanmazlıkla, emperyalist politikaların kurbanları olan göçmenlerin yaşamı ve geleceği üzerine kirli pazarlıklar sürdürmektedir.