İçindekiler:

14 Şubat 2024
Sayı: KB 2024/03

Greif kriterleri ile Greif'in izinden ileri!
Hafize Gaye Erkan gitti...
6 Şubat 2023: Suçlusunuz, hesap vereceksiniz.
Deprem bölgelerinde barınma krizi sürüyor
Kürt sorununda yeni bir dönemeç
Meloni'nin Türkiye ziyareti
Rejimin pervasızlığı ve işlevsiz kurumlar.
Gelir eşitsizliğinde tarihi zirve
AKP'nin "gerçek belediyeciliği"
Greif direnişi ve işgalinin 10. yılı üzerine
Sendika üye istatistiklerine yansıyan gerçek
İliç'te göz göre göre katliam suçu
Toprağın belediyelileştirilmesi
ve belediye sosyalizmi
Halk hareketleri batıyı telaşlandırıyor
İsrail soykırım saldırısını Refah'a taşıdı
İsrail soykırım suçundan yargılanacak
ABD'nin İran'a "dolaylı" saldırısı
Ukrayna savaşında 3. yıla doğru!
AB'den Ukrayna savaşına "destek"
Frankfurt Havalimanı'nda işçilerin hakları hedefte.
Greif direnişi kadın işçilere yol gösteriyor...
Deprem bölgesinde kadınlar affetmiyor!
DGB'den sömestr seminerleri
MEB 2024-2028 Strateji Planı
Eğitim "gerici kuşatmanın" kıskacında
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

AKP’nin “gerçek belediyeciliği”: Soygun, rant, talan

G. Umut

 

AKP 160 sayfadan oluşan 8 bölümlük “seçim beyannamesini” açıkladı. Seçim kampanyası, “Türkiye bilir gerçek belediyecilik AK Parti’dir” sloganıyla başlatıldı. Ülkeyi her açıdan büyük bir yıkımın eşiğine getiren, 6 Şubat depremlerinde görüldüğü üzere kentleri dev birer mezarlığa çeviren rejim, toplumun önüne bir kez daha sahte vaatlerle çıkma pişkinliği gösteriyor.

Beyannamede “AK Parti yerel yönetim vizyonu” ele alınırken milat olarak Erdoğan’ın İBB Başkanı olduğu tarih 1994 yılı işaret ediliyor. O dönem Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olan Erdoğan, İstanbul’da oyların yüzde 25,19’unu almıştı. “Gerçek Belediyecilik” temellerinin o yıl Erdoğan tarafından atıldığı iddia edilirken “eser ve hizmet siyaseti” lafları ediliyor. 

Rant ve talan düzeni hiyerarşisinde birinci sırada olan belediyelerde “hizmet ve eser” sermayeye tabi kılınmaktadır. 30 senedir rantsal dönüşümlerle inşaat şirketlerinin talanına sunulan şehirlerde imar afları, arazilerin madenlere açılması ve belediye olanaklarının cemaat ve tarikatlara sunulması “eser ve hizmet siyasetinin” yansımasıdır. Örneğin Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı devrettiğinde heybesinde onlarca yolsuzluk doyası biriktirmişti.

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!

Beyannamede “Katılımcılık, şeffaflık ve hesap verebilirlik”, “Toplumsal refah öncelikli şehir ekonomileri” gibi başlıklara da yer verilmiş. HDP’li adayların %60’lara 70’lere varan oy oranlarıyla kazandığı belediyelere kayyım atayanlar, onlarca belediye başkanını hapse atanlar, utanmadan “katılımcılık” lafları ediyorlar.

AKP’nin iktidarda olduğu süre içerisinde son dört yılda HDP’nin kazandığı 3’ü büyükşehir, 5’i il, 33’ü ilçe, 7’si belde belediyesi olmak üzere toplam 48 belediyeye İçişleri Bakanlığı kararıyla kayyım atandı.

AKP’nin beyannamesinde “şehir ekonomileri”, “şeffaflık” gibi konulardan söz edilmesi, din bezirganları için bile inanılmaz bir aymazlıktır. Yandaşlara verilen ihaleler, her sene Sayıştay raporlarını baştan sona kaplayan yolsuzluklar ve usulsüzlük, hesabı verilmeyen harcamalar ve buna benzer yığınla karanlık iş AKP’nin belediyecilik anlayışının neme nem bir şey olduğunun göstergesidir. Nitekim AKP’nin yönettiği belediyelerin büyük bir çoğunluğu geçtiğimiz yılın Sayıştay raporlarına ve bakanlık verilerine göre en borçlu belediyeler arasındadır.

“Dirençli şehirler”, “Türkiye Yüzyılı’nda şehir ve çevre” maddelerinde rantsal dönüşüm ve deprem başlıkları ele alınmış. İmar aflarıyla, rantsal dönüşüm projeleriyle insanların yaşam haklarına çöken iktidarın yerel seçim vaadi “dirençli şehirler”. İstanbul’un deprem toplanma alanlarına bile AVM dikip rant devşirenler, depremzedeleri enkaz altında bırakanlar dirençli şehirlerden söz edecek kadar da pişkinler.

Artvin’i, İkizdere’yi, Akbelen’i, Kuzey ormanlarını talan eden, ormanların ranta ve maden şirketlerine açılmasını sağlayan AKP iktidarının karnesi çevre ve şehir düşmanı uygulamalarla doludur. Erzincan’da yaşanan siyanür felaketi, bu suçları bile bile işlediğinin yeni bir ispatı olmuştur.

AKP’nin İBB adayı Murat Kurum, imar aflarında 305 bin 102 kaçak binaya kayıt belgesi verdi. Maraş merkezli depremlerde yıkılan 200 binden fazla bina imar affı kapsamındaydı. Yani imar affı denen ucube ile evler birer mezara dönüştürülmüştü. Bunun yanı sıra Kentsel Dönüşüm Kanunda “rezerv alan” tanımı ile emekçilerin evlerine el konuluyor. Evleri yıkılan depremzedelerin arsalarına bile rezerv alan diyerek göz diktiler. AKP’nin aday gösterdiği Murat Kurum 2009-2018 arasında TOKİ iştiraki Emlak Konut’un genel müdürüydü. TOKİ’nin isminin geçtiği her yerde ise vaat, hayal ve çökme planı görmekteyiz.

Beyannamede yer alan “Huzurlu ve toplumsal yapı için duyarlı sosyal belediyecilik” söylemi riyakarlıkta doruk noktaya işaret ediyor. Zira toplumu dikey şekilde bölerek siyaset yapan AKP kendisine oy verenlerin huzurunu bile kaçırdı. Toplumun yarısından fazlasını ise çileden çıkaran icraatlarına tam bir vurdumduymazlıkla devam ediyor.

“Kültür üreten şehirler” ise bir başka ucubeliktir. Konserleri, festivalleri, tiyatro oyunlarını, film gösterimlerini yasaklayanlar, yüzleri kızarmadan “kültür üreten şehirler” üzerine laflar ediyorlar. Gerici güruhları sergilere saldırtan, dizileri yasaklayan, yönetmen ve oyunculara karşı linç kampanyaları organize eden AKP’nin kültürle nasıl bir ilişki kurduğu bu icraatlarından anlaşılıyor.

***

Beyannamenin içerisinde bir şehirde sorun yaşanabilecek pek çok konuya dair başlık bulunmakta ya da başlıklar içerisinde değinmeler yer almaktadır. “Sıfır atık”, “Millet Bahçeleri”, “göçmenler”, “yeni yaşam modeli”, “hayvan bakımı”, “yaşlı, çocuk ve özel gereksinimli bireyler” vb. üzerine bir yığın boş lafın yanı sıra, “herkesin konforlu, kesintisiz ulaşımını sağlayacak, yaya hareketliliğini artıracak uygulamaların yaygınlaştırılacağına” dair vaatler de sıralanmaktadır.

AKP Ankara ve İstanbul’u neredeyse 25 yıl boyunca yönetmiş ve 22 yıldır iktidarda olan bir partidir. Bugün belediyeler üzerinden yansıyan sahtekarlık, yolsuzluk, yoksulluk, rant ve talan AKP iktidarının eseridir. Evet yaptıkları yapacaklarının teminatıdır. Ancak bir farkla: Bu sefer her zamankinden daha cüretkar bir talana girişecekler. Çünkü artık istedikleri yeri “rezerv alanı” ya da “riskli alan” ilan edip üstüne çökmek için ellerinin altında “yasal kılıf” da var…