İçindekiler:

14 Şubat 2024
Sayı: KB 2024/03

Greif kriterleri ile Greif'in izinden ileri!
Hafize Gaye Erkan gitti...
6 Şubat 2023: Suçlusunuz, hesap vereceksiniz.
Deprem bölgelerinde barınma krizi sürüyor
Kürt sorununda yeni bir dönemeç
Meloni'nin Türkiye ziyareti
Rejimin pervasızlığı ve işlevsiz kurumlar.
Gelir eşitsizliğinde tarihi zirve
AKP'nin "gerçek belediyeciliği"
Greif direnişi ve işgalinin 10. yılı üzerine
Sendika üye istatistiklerine yansıyan gerçek
İliç'te göz göre göre katliam suçu
Toprağın belediyelileştirilmesi
ve belediye sosyalizmi
Halk hareketleri batıyı telaşlandırıyor
İsrail soykırım saldırısını Refah'a taşıdı
İsrail soykırım suçundan yargılanacak
ABD'nin İran'a "dolaylı" saldırısı
Ukrayna savaşında 3. yıla doğru!
AB'den Ukrayna savaşına "destek"
Frankfurt Havalimanı'nda işçilerin hakları hedefte.
Greif direnişi kadın işçilere yol gösteriyor...
Deprem bölgesinde kadınlar affetmiyor!
DGB'den sömestr seminerleri
MEB 2024-2028 Strateji Planı
Eğitim "gerici kuşatmanın" kıskacında
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

İsrail soykırım saldırısınını Refah’a taşıdı

 

Irkçı-siyonist İsrail rejimi 7 Ekim’den beri dünyanın gözleri önünde Gazze’de soykırım suçu işliyor. Emperyalist/kapitalist dünyanın efendileri ya bu suça ortak oldular ya izlemekle yetindiler. Buradan güç alan Tel Aviv’deki siyonist caniler, “fırsat bu fırsat” diyerek “ne kadar çok Filistinli öldürürsek kardır” diyerek saldırıya devam ediyorlar. ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ile diğer batılı emperyalistlerin gönderdiği bombaları hesapsız bir şekilde yoğun nüfuslu Gazze’nin üzerine boca ediyorlar. Bomba stoku konusunda sıkıntı çekmeyen Binyamin Netanyahu hükümeti, daha önce ‘güvenli bölge’ olduğu söylenen Refah’ın üzerine de bomba boca etmeye başlayarak katliamları yoğunlaştırdı.

Mısır sınırında bulunan Refah, yakılıp yıkılan Gazze’nin diğer kentlerinden göç edenlerin sığınma noktasıydı. Bu dar alanda 1.3 milyon Filistinli yığılmış durumda. Hal böyleyken siyonist şefler, Refah’a saldıracakları tehdidini defalarca savurdular. Buna karşı yükselen itiraz ve uyarılara kulak asmayandılar ve Refah’ı havadan, denizden ve karadan aynı anda bombalamaya başladı. Filistin Kızılay’ının ve sahra hastaneleri yetkilerinin ilk açıklamalarına göre saldırılarda en az 100 kişi katledildi. Bir kısmı ağır, yüzlerce yaralı olduğu da belirtildi. Refah’a yoğun bir bombardıman başlatan İsrail, “soykırım suçu işlememe kimse engel olamaz” mesajını birkez daha dünyaya verdi.

Siyonistlerin “etnik temizlik histerisi” dinmiyor

Siyonizm bir ‘etnik temizlik hareketi’ olarak başladı halen de aynı esaslara dayanarak varlığını sürdürüyor. Zira başka bir halkın topraklarına el koyarak devlet kurmanın başka bir yolu yoktur. Nitekim İsrail bu suçu 1947’den beri sistematik bir şekilde işliyor. BM Filistin’i taksim kararı aldığında Yahudilerin sahip olduğu topraklar %6 civarında iken bu oran %88’e çıkmıştır. Gazze’yi ele geçirmeye heveslenen siyonistler, Filistin halkını birkez daha topraklarından sürmeye çalışıyor. Çünkü Tel Aviv’e hakim zihniyetin hedefi Filistin topraklarının %100’ünü ele geçirmektir.

Soykırım saldırısının Refah’a taşınması, etnik temizlik histerisinin siyonist aygın şeflerini halen esir aldığına işaret ediyor. Zira Refah’tan ötesi Mısır’ın Sina çölüdür. İsrail bu planını gizleme gereği duymayacak kadar da küstahtır. Ancak siyonist aygıtın destekçisi emperyalistler etnik temizlik planına destek veremiyorlar. Zira bu Mısır ile Ürdün gibi Amerikancı rejimler tarafından ‘kırmızı çizi’ ilan edilmiş. Bu iki rejimin siyonistlerle işbirliği uzun bir geçmişe dayanmasına rağmen İsrail onlarına kucağına ateş topu atmak istiyor.

Bu tutumda ısrar eden İsrail işbirlikçilerini rezil-rüsva etmekle kalmıyor, kendisini yaratan ve koruyan emperyalistlerin boynuna asılan bir tür değirmen taşına da dönüşüyor. Zira Netanyahu’nun başını çektiği soykırımcı çete yapılan çağrıları hiçe sayıpk Refah’a saldırıyı başlatarak “kimseyi takmıyoruz” demeye gelen tutumunu sürdürüyor. 

Batılı emperyalistlerin sefaleti derinleşiyor

Soykırıma destek veren batılı emperyalistler ahlaki ve insani yönden tam bir çöküş içinde olduklarını dünyaya gösterdiler. Yasaklama ve tehditlere rağmen sokaklara çıkan halklar soykırıma tepkilerini ortaya koydu. İsrail’le suç ortaklığı yapmanın altında ezilen emperyalist şefler, savaş suçlusu Netanyahu çetesine yalvar yakar soykırımı durdurma ya da hafifletme çağrıları yapmaya başladı. Buna rağmen İsrail Refah’a saldırarak ABD ile Almanya başta olmak üzere hamilerine şu mesajı verdi: “İstekleriniz bizi bağlamaz. Soykırım suçu işlemeye devam edeceğiz siz de bize desteğinizi sürdürmek zorundasınız!”

Siyonist olduğunu ilan ABD Başkanı Joe Biden bile İsrail’i eleştirmeye başladı. Biden yönetiminden birçok yetkili de İsrail’in küstahlığından duyduğu rahatsızlığı dile getiren açıklamalar yapıyor. Geçen aylarda AB’de yapılan ateşkes tartışmalarına bile tahammül edemeyen Almanya’nın ‘yeşil’ Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ise, Tel Aviv’deki dinci-faşist hükümeti eleştiren birtakım laflar etmek zorunda kaldı. Yakınlarda Nazi militanı olduğu ortaya çıkan dedesinin yolundan gittiğini kanıtlayan Baerbock bile Netanyahu’nun Refah’a saldıracağız yönlü açıklamalarına itiraz etmişti. Oysa Refah’a saldırı emri veren Netanyahu, Baerbock’u da temsil ettiği Alman emperyalizmini de aşağılayan tutumunu sürdürmüştür.

İsrail batılı hamilerini, daha özel planda ABD ile Almanya’yı öyle bir duruma düşürdü ki, her koşulda siyonist aygıta destek verme politikası ayaklarına dolanmaya başladı. Çünkü ne siyonistlere söz geçirebiliyor ne onların suçuna ortak olmaktan vazgeçebiliyorlar. Bu görüntü, ‘anlı-şanlı’ emperyalistler için tam bir sefalettir.

Siyonistlerin hevesleri kursaklarında kalacak

Filistin halkı ile direniş hareketinin soykırım saldırısına bakışı da buna karşı duruşu da nettir: Filistin toprakları terk edilmeyecek!

Bu duruş, bir halkın toplu direnişi anlamına geliyor. Emperyalist/siyonist savaş aygıtı soykırım yapıyor ama bu iradeyi kıramıyor. ABD ile Almanya’yı etnik temizlik planına destek vermekten alıkoyan da bu direniştir. Böyle bir direniş olmasaydı, planın hayata geçirilmesi için siyonistlere her türlü desteği sağlamakta en ufak bir tereddüt yaşamazlardı. 

Belirtmek gerekiyor ki, Filistinli direnişçiler halen de siyonist savaş makinesine ağır kayıplar verdiriyor. Yani ne direniş hareketlerinin ne halkın direniş iradesi kırılabilmiştir. Bu da siyonistlerin kalan Filistin topraklarını ele geçirme histerinin hedefine ulaşmasına izin vermiyor. Bu durum, yayılmacılık esasına dayandığı için kendine bir sınır çekmek istemeyen siyonist aygıtın krizini derinleştiriyor.